İtalya'da 3000 Kilometre Değerlendirmesi

İtalya

Son günün sabahında Eda'nın "memleketim memleketim" nidalarıyla otelimizden ayrılırkenki yüz ifadesini görüyorsunuz. Uçağımız 6,55'te olduğundan bomboş sokakları da fotoğraflayabildik. 
























Hava alanına Otobüs'le ulaştık. Check in'den sonra içerideki bir cafede kahvaltıya benzer bir şeyler yedik. Burada bir İngiliz turist cafedeki görevliden içmek için su istemiş, adam sıcak su verince soğuk istemeye çalışıyordu. Ama hava alanında çalışan ve tek kelime ingilizce bilmeyen bu oğlan anlamamakta ısrar ediyordu. Hemen olaya engin italyancamla el koyarak "Fredo, per favore" diyip ortamlarda gönüllere taht kurdum. Gümrükten geçmemiz gerekiyordu ama uçağımız hava alanının o günkü ilk uçuşu olduğu için Polis memurları henüz mesaiye başlamamışlardı.


Uçağa binerken tam da THY'nin ne kadar iyi bir hava yolu şirketi olduğunu düşünüyorduk ki karşımıza uçağın girişinde bulunan gazete bankosu geldi. Daha ne olsun sabahın köründe size günün Türkiye'deki gazetesini getirmişler diye düşünebilirsiniz. O zaman size gazeteleri sayıyım; Akit, Yeni Şafak, Takvim, Sabah, Akşam, Star. Başka var mı? YOK. Çoğu konuda daha gelişmiş olduğumuz Avrupalılardan özgürlükler konusunda bu kadar basit bir örnekle ayrılıyoruz. Eğer sen bir çok havayolu şirketinin önüne geçerek bir hizmet veriyorsan bunu da doğru vermek zorundasın. Bana dayatmayın kardeşim, sen hepsini koy önüme gazetelerin ben aralarından seçeyim. Onun dışında THY gerek malzeme gerek eleman kalitesi olarak çok önde. 
Örneğin sabah uçuşumuzda sunulan kahvaltı İstanbul'daki pek çok cafeden daha güzel. Belki de 11 gündür yumurta yiyemeyen bana daha güzel gelmiş de olabilir bilemiyorum :)


Hazır eve dönmüşken size genel olarak İtalya izlenimlerimi çeşitli soruları cevaplayarak anlatmaya çalışacağım. 

Bu İnsanlar Nasıl Çalışıyor?

Size biraz buradaki çalışma sisteminden bahsetmem gerekiyor. Özellikle güneyde insanlar sabah 9:00 gibi mesaiye başlıyorlar. 9:15 gibi kahve molası veriyorlar. 9:30'da geri dönüp 9:45 gibi sigara molası veriyorlar. Bu böyle öğlene kadar devam ediyor. Çoğu yerde öğlen 12:00'den 15:00'e kadar yemek arası veriyorlar. Çünkü evlerine gidip yemek yemeleri ve biraz kestirip kendilerine geldikten sonra işe dönmeleri gerekiyor. Akşam 17:00 gibi de çok yoruldukları için işten çıkıyorlar. 

Bu Restoranlar Nasıl Çalışıyor?

Restoranlar öğle 12:00-15:00 arası hizmet veriyor. Akşam ise genelde 19:00-19:30'da açıp 23:00'de kapatıyorlar. Eğer karnınız 15:00-19:00 arası acıkırsa hiç şansınız yok. Burada genelde size hizmet edilirken bir memnuniyetsizlik hissediyorsunuz. Sanki para karşılığı hizmet almıyorsunuz da paranızla köle satın almışsınız gibi davranıyorlar çoğu restoranda. Bu galiba yüzyıllardan gelen kültürel bir karakter durumu. Biz nasıl hizmet etmeyi seviyorsak onlar da kesinlikle sevmiyor. İstisnalar var elbet. Ama %70'i böyle restoranların. 

Bu İnsanlar Nereye S.çıyor?

Geldik bir Türk Vatandaşı için zurnanın zırt dediği yere. Avrupa'da hacet zor zanaat. Size tavsiyem öncelikle bağırsaklarınıza bir düzen getirin ve bu tarz bir gezide sabah-akşam düzenine geçin. Çünkü hava alanları dışındaki umumi tuvaletler çok leş. Bulabileceğiniz en temiz ve en konforlu tuvalet bizim Pompei'de 1 € vererek girdiğimiz şu aşağıdaki gibi...


Gördüğünüz gibi çok bir şey vadetmiyor. Lavaboları da bir değişik. Genelde altta pedalları var suyu açmak için ayağınızla basıyorsunuz. 

Evlerde ya da otellerde ise aşağıdaki gibi bir sistem var. Biraz kafa yorarsanız çözebiliyorsunuz ama alt tarafı bir taharet musluğu ne kadar zor olabilir ki diyorsunuz her seferinde. 


Bu İnsanlar Nasıl Yolculuk Ediyor?

Genelde şehirler arası Trenle yolculuk etmek İtalya'da çok mantıklı. Sadece eğer bizim gibi macera peşindeyseniz farklı farklı yerleri keşfedelim diyorsanız araba kiralamak devreye giriyor. Araba kiralamada korkacak bir şey yok. Kurallara uyuyorsanız ve arabayı sağa sola sürtmüyorsanız,  en kapsamlı sigortaya 300 € vermek zorunda da değilsiniz. Trafikte yayalar öncelikli. Eğer araba kullanacaksanız size tavsiyem Türkiye'de doğru bildiğiniz şeyleri unutun. Yaya geçidi görünce durun, şehirler arası yolda olsanız bile kavşaklarda içerindekine yol verin. ZTL yani Zona Traffico Limitato'lara girmeyin. Çok ceza yersiniz gerek yok.  Şehir içlerinde ise arabanızı bir otoparka bırakıp toplu taşımayı kullanın. Çoğu şehirde otobüslere arka kapılardan biniliyor, ön kapıdan iniliyor. Şöförlerin bilet gibi bir dertleri yok. Kontrolü çok nadiren otobüsleri dolaşan kontrol memurları yapıyor. Biz hiç rastlamadık. Zaten kimsenin de para verdiği yok. Metrolarda her şehrin ulaşım kartı ya da jetonu kullanılıyor. Ama bu durum da yerine göre değişiyor. Napoli metrosunda turnike bile yoktu mesela. Şehirlerde sokaklar dar, park yerleri de kısıtlı olduğundan otoparklar biraz pahalı. Merkezin biraz dışında sokağa bile park edebiliyorsunuz. Anlayacağınız buraları gezerken biraz turist gibi düşünmeyip İtalyan gibi düşünmeniz gerekiyor.

Bu İnsanlar Ne Yiyor?

İtalyanların kahvaltıyla arası genelde yok. Bizim gibi sabahları zeytin, peynir, yumurta ritüellerine pek girmiyorlar. Sabah gözleri açılmadan içtikleri kahve onlara öğlen yiyecekleri kallavi yemek öncesi gerekli enerjiyi veriyor. Öğle ve akşam yemekleri ise tam bir seremoni. İlk gittiğinizde herşey dahil menülerden istemeyin çünkü neredeyse üç çeşit ana yemek boyutunda tabağı bitirmeye çalışıyorsunuz. Yemekler bizim para birimimize çevirince pahalı gibi gözükse de yurtdışına çıktığınızda eğer Avrupa'ya gidiyorsanız birinci kural cebinizdeki Euro'ları TL gibi düşünmek ve buna alışmak olmalı. Herşeyi hesaplayarak harcarsanız mutsuz olursunuz. Biz günlük bir rakam belirledik ve onu tutturmaya çalıştık genelde. 

Aralık ayında Brüksel ve Brugge planımız var. Belçika'da kışın araba kiralamanın mantıksız olduğunu düşündüğümüzden geziyi trenle yapmayı planlıyoruz. Bakalım orada bizi neler bekleyecek? 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde