İtalya 4. Gün Praiano-Positano-Sorrento-Pompei-Napoli

Praiano

Burası Amalfi sahillerinin en ünlü iki kasabası Amalfi ile Positano arasındaki küçük bir yer. Genelde bu bölgenin insanları yaşıyor burada. Bu da kaldığımız odanın sabah manzarası.



Ev sahibimizin babası bize kahvaltı hazırladı. Airbnb sanki lisedeymişsiniz de arkadaşınızın yazlığında bir gece kalmışsınız gibi bir izlenim yaratıyor insanda. Amalfi sahillerinde sürücülerin arabaları nasıl kullandığının örneğini de hemen burada size göstermek isterim.

Önümüzde uzun bir gün olduğu için sabah hemen Positano'ya geçtik.

Positano 

Buraya gelirken yol şehrin yukarısından geçtiği için arabayla aşağıya inmeniz gerekiyor. Amalfi'de ise yol sahilden geçiyordu. Siz yukarı tırmanıyordunuz. Hal böyle olunca arabanın nereye kadar ineceği, nereye park etmemiz gerektiği gibi soru işaretleri ile karşılaştık. "Her şehirde gidebildiğin yere kadar arabayla git gerekirse geri döner park edersin" prensibini Positano'ya borçluyuz. Çünkü şehire inen yokuş boyunca bir çok otopark var. Fiyatları da birbirinden farklı. Ne kadar tepede ise o kadar ucuz. Yokuşu çok fazla inmeden parkettik. Otoparkın yüksekliğini anlamanız için sizinle aşağıdaki Positano manzarasını paylaşıyorum. Fotoğrafın sağ altındaki plajda yüzdüğümüze dikkatinizi çekerim. Zaten gün sonunda paylaşacağım yürüyüş raporu da herşeyi çok iyi anlatacaktır.


Positano daha plaj odaklı bir yer. Keten kıyafetler satan bir çok butik var ve tabi ki limoncello satan pek çok hediyelik dükkanı da var. Pahalı mı? Evet. Ama biz buraya keten gömleğe 150 € vermeye gelmedik. Sağdaki fotoğrafta gencecik bir evladığımız trabzanlara dutuna dutuna yörüyoru. Helak etmiş buranın merdivenleri garibanı. Buraları gerçekten gençken gezmek lazım. Biz tam sınırdaydık yaş olarak. İki sene sonra gelemezmişiz diyoruz kendimize.



Burada panaromik fotoğrafçılığı abarttığım noktayı görüyorsunuz. Sağdakiler indiğimiz merdivenler ve ucu gözükmüyor. 


Plajda böyle çitlerle ayrılmış farklı işletmelerin alanları var. 2 şezlong 1 şemsiye 10 €. Biz halk plajında takıldık. Girdiğin deniz aynı deniz.



Burası da "turistler gezerken üç beş öteberi alsın" sokağı. Üstü asmalarla kapatılmış. Bu sokağın sonuna doğru hediyelik satan bir çok yer var. Eğer buradan hediye birşeyler alayım diye düşünüyorsanız bizim gibi bayırın yukarısında daha ucuzdur diye düşünmeyin aşağıdan alın. Aşağıda hem aynı para hem de daha çok çeşit var.



İtalya'da yazın sıcağında en sevdiğimiz içecek bu soda oldu. Bildiğimiz limonlu sodanın pek bi şahanesi.


2 tur yüzdükten sonra sıcağın alnı diye tabir ettiğimiz dakikalara geldiğimiz için kendimizi yollara vurmaya karar verdik. 


Sorrento

İlk planımızda buradan Capri adasına gitmek ve bir tam günü burada geçirmek vardı. Fakat Capri adasına turla da gitseniz, kendiniz de gitseniz çok pahalıya mal oluyor. Biz de 250 € cebimizde kalsın diyerek vazgeçtik. Sorrento'da da çok birşey olmadığından 20 €'luk ilk mazotumuzu aldık ve yolumuza devam ettik. Buralarda acemi olduğum için hizmete para ödüyordum. Sonra mazotu kendim doldurmasını öğrendim. 
Bu uzaktan manzarasını izlediğimiz Sorrento. Zaten Amalfi kıyılarından sonra ilgi çekici gözükmüyor pek. 


Karnımız iyice acıkmıştı ama artık daha ucuz şeyler de yememiz gerektiğini hissediyorduk. O yüzden bu Paninici amcanın minibüsünde bir Panini molası verdik. Panini İtalya'nın her yerinde yiyebileceğiniz ve lezzeti bizi hiç yanıltmayan genelde 4-5 €'luk sandviçler. Ekmekleri ve peynirleri şahane oluyor. 



Buradan Pompeii'ye doğru yola koyuluyoruz.

Pompeii

Pompeii İtalya'nın en turistik yerlerinden bir tanesi. 24 Ağustos 79 tarihinde Vezüv Yanardağı'nın iki gün süren faaliyeti sonucu volkanik kül ve cürufun altına gömülerek yok olmuş ve 1700 yıl sonra tesadüfen keşfedilmiş bir antik şehir (thanks to wikipedia). Antik şehir Unesco Dünya Mirası listesinde. İtalya'da Unesco listesinde çok yer var. Bu durum aslında başvuruyla alakalı biraz da. Bizim de bir çok tarihi eserimiz, kentimiz, anıtımız bu listede olmayı kesinlikle hakediyor fakat kimse başvurmayınca olmuyor demek ki. Ama Pompeii'ye haksızlık etmemek gerekiyor. Bu listede olmayı sonuna kadar hak ediyor bu şehir. Mesela Efes harabelerinde dolaşırken bir harabede dolaşttığınızı biliyorsunuz ama Pompeii'de dolaşırken geçen gün burada yaşayanlar varmış da yeni terketmişler izlenimine kapılıyorsunuz. Lavların altında kaldığından yapılan kazılarda çok muntazam bir şekilde korunmuş burası.
Pompeii ile ilgili içeri girmeden önce söylemem gereken bir tüyo daha var. Girişin etrafından bir çok paralı otopark var. Girişin yaklaşık 500 metre ilerisinde ise kocaman bir Carrefour var ve otoparkı ücretsiz. İtalyanlar genel olarak Turist avlamaya bayılıyorlar. Bilmiyorlar ki biz kaçın kurasıyız. Ben yıllarımı Kurtuluş'un, Feriköy'ün ara sokaklarında park yeri bularak geçirmişim siz kimi kandırıyorsunuz.


Neyse gelelim asıl meseleye. Pompeii gezdiğimiz en etkileyici tarihi yerlerden biriydi.







Şu dükkanların çatılarını onar yarın açar çalıştırmaya başlarsın. Altyapı o kadar düzgün.



Pompeii'yi gezerken yağmur başladı. Kendini şeker sanan bir çok turistin aksine biz yağmurda Pompeii başkadır düsturuyla gezmeye devam ettik. Yazın göbeğinde serin serin mis gibi oldu. Bu da benim "rahmettir rahmet" pozum.



En çok görmek istediğim yerlerden biri de Pink Floyd abilerimizin meşhur konserlerini verdikleri tiyatroydu.
Konseri izlemek isteyenler yukarıya tıklayabilirler.




Napoli

Pompeii gezimizden sonra yine Airbnb'den bulduğumuz bir diğer eve doğru yola koyuluyoruz. Normalde Napoli'ye bir gün ayırmıştık fakat Roma'daki arkadaşım kendi evinin hafta sonu müsait olduğunu söyleyince Napoli'yi 2 güne çıkardık. Bunun nasıl büyük bir hata olduğunu sonradan anladık. Bir dağ köyünde kalsaydık da Napoli'ye gelmeseydik dediğimiz bile oldu.
Öncelikle trafik ile başlayalım. Napoli'de araba kullanmayan ben çok iyi şöförüm demesin. Böyle bir vandallık yok. Buradaki sürücüler hobi olarak üzerinize sürüyorlar. Motorsiklerliler trafiğe 4 tekerleklilerin çıkarılmasını her seferinde protesto ediyor ve yolların sadece onların olması gerektiğini savunuyorlar. Akşamları kahvehanelerde "İşte bugün de ön tamponu bıraktık yarına Allah Kerim" diye diyaloglar yaşanıyor. Burada bir aracın kasko sigortası diğer İtalyan şehirlerinin iki katı. Arabaları yan park etmeyi genelde tercih etmiyorlar. Dik giriveriyorlar. Nasıl olsa trafikte biri çarpacak, dururken çarpsa ne olur diye düşünüyorlar herhalde. Bakın ben Tarsus'ta araba kullandım, dahası Mersin'de araba kullandım ki oradaki minibüsçüler sırf tamirci kankalarıyla muhabbet edip yarım gün işi asmak için arabaların üzerine çıkıyorlardı. Sizi temin ederim burası çok daha kötü. Trafikte eleştirdiğiniz bütün kadın şöförlerin 25 yıllık İstanbul taksicisi Cebrail abi gibi araba kullandığını düşünün. Bizde "burun çıkaran yolu alır" kuralı vardır ya, bu kural Napoli'de "arabanın burnunu çarpma korkusu olmayan yolu alır"a dönüşmüş. Tramvayda bile çok sayıda çizik ve vuruk vardı ben daha ne diyeyim.




Bunlar trafikten fotoğraflar. Aşağıdakiler ise bu trafikte kullanılan araçların fotoğrafları.






Evi bulmak için adres istedik. Fakat aynı isimde iki mahalle olduğu için yanlış yere gelmişiz. Sonrasında ev bulma mevzunu geceye bırakmaya ve meşhur pizzacı La Michele'ye gitmeye karar verdik. İmkansız Napoli trafiğinden hem de iş çıkış saati merkeze kadar çizik almadan gelebildik ve kendimizi bir otoparka zor attık. Öyle otopark da yok heryerde. Herkes yol üstüne bırakıyor ama bizim sigortamız dönüp dolaşıp bizim canımızı acıtacak diye korktuğumuz için kapalı, güvenli bir yere park ettik arabamızı. Güvenliden kastım da bu otopark mafyasından bozma saati 2 € olan garaj. Eda'nın yüzündeki ifade Napoli trafiğinden yeni çıkmış Türk Vatandaşı ifadesi oluyor. Gelirseniz anlarsınız.


Bir şehrin güzel olup olmadığını en çok o şehrin belediyesi düzgün çalışıyorsa anlıyorsunuz. Napoli belediyesi diye birşey yok mudur nedir, ya da "günde kocaman 4 saat çalışıyoruz böyle emek sömürüsü olmaz" diye grev yaptıklarından mıdır bilemiyoruz ama şehrin durumu gerçekten içler acısıydı. Heryerde yarım kalmış bir inşaat var ve kimse çalışmıyor. Yazın göbeğinde en önemli turistik meydanda da bir çalışma var ve orada da kimsenin çalıştığını görmedik.




Dünyaca ünlü La Michele denilen Pizzacıya gittiğimizde kuyruk olmaması sevindiriciydi. Kapıdaki çıkartmalar ne kadar ünlü olduğunu anlatıyordur.


İçeri girdiğinizde ise sizi salaş bir pide fırını karşılıyor. Bu da kafamıza pizzaları fırlatırken "Julia Roberts da bu fayansın önünde yedi lan hıyar, konuşma önüne bak" demenin italyancası. İngilizce çok bilmiyorlar. Zaten 2 alternatifin var. Margharita ya da Marinara. Biri peynirli biri sade diyebiliriz.


Şunu itiraf etmeliyim ki tereyağlı karadeniz pidelerimizin tanıtımı yapılsa dünyada çok büyük üne kavuşurlar. Açıkçası bana inanılmaz gelmedi bu pizza. Taş fırın, ince hamur, mozarella falan ama olağan üstü bir özelliği yok. Tam da burada Tripadvisor'ın sadece lezzete değil fiyata da puan verdiğini hatırladık. Çünkü koca pizza 4 €. Bu italya'da çok düşük bir rakam. Yani fiyat performans karşılaştırması ile bir yere gelebiliyor bu pizza. Restoran'ın hizmet puanını ise hiç sormayın. Kola var bira var ne içiyon diye soran garsonlar bizi dövmeden çıktığımız için kendimizi çok şanslı hissettik.


Peki yaşadığımız en uzun gün bitiyor mu bitmiyor elbette. Hazır park yeri bulmuşuz, hava da daha kararmamış, Napoli'yi bir gezeriz diye başladık yürümeye. İtalyanlar düz ovayı bulunca yayılmışlar, yürü yürü bitmedi. Piazza del Plebiscito'a kadar 1 saat yürümüşüzdür. 




Burada bizi şaşırtan ve bizde bile olsa ortalığı ayağa kaldıracak bir manzarayla karşılaştık. Bu görkemli tarihi meydandaki yapının bir köşesinde bildiğin tavuk dönerci mantığıyla dayamışlar pizzacıyı. Yapının tüm estetiğini bozuyor.


Burası da Napoli'nin istiklal caddesi. Saat 20:30 ve bütün dükkanlar kapalı. Burada sokakta hayat akşam 8'de bitiyor. Hiçbirşey bulamıyorsun geceleri.


Akşam olduğunda Airbnb'den bulduğumuz ev küçük bir daire ama en önemli özelliği kapalı otoparkı var. Ev sahibimiz sağolsun bize ev yapımı buz gibi Limoncello ikram ediyor.


Bu da günün yürüyüş raporu. Bunda en ufak bir tahribat yok. Herşey organik. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde