İtalya 3. Gün Salerno-Amalfi-Praiano

Salerno

Sabah kalktığımızda artık yanımıza aldığımız müzikleri dinlemek için birşeyler yapmamız gerektiğine kanaat getirerek Salerno'da Maximall adında bir alışveriş merkezine gittik. 




Sabah kahvaltısı olarak bir tek Mcdonald's'da bir şeyler vardı. Zira italyanlar kahvaltı etmek yerine direkt tatlı ile güne başlıyor... Bizim anladığımız dilde kahvaltıya en yakın şeydi. Alışveriş merkezi açılmıştı ama restoranlar daha hazırlık yapıyorlardı ve biz de bu el kadar kahvaltıya 10 € gibi çok ucuz sayılabilecek bi rakamla öğünü geçiştirdik. Artık 10 €'ya 10 lira muamelesi yapabilecek durumdayız, zira çok düşünürseniz çıldırırsınız. 


 Hazır gelmişken merakımızı gidermek adına mağazaları da bir dolaşalım dedik. Bu fotoğrafta Eda'yı zaranın önünden alamadığımız dakikaları görüyorsunuz. Neyse ki bütün kreasyon aynı. Fiyatları da Türkiye'ye oranla daha pahalı.  

Tam da bu noktada "İtalya çok mu pahalı gardaş?" diye soranların meraklarını gidermek isterim. Bize göre tüm Avrupa çok pahalı. Ama bunun nedeni € kurunun 2,86'larda olması. Yoksa Türkiye'de 1500 TL kazanıp zaradan bir tshirte 20 TL vermekle Avrupa'da 1500 € kazanıp aynı tshirtü 20 €'ya almak aynı şey. Hatta böyle bakarsak burada tshirtler 10 €. Aynı çıkarımla burada algida magnumu 3 €'ya satıyorlar yani 8,5 TL'ye geliyor bizde 4 TL. Yani Türkiye'de kazanıp burada harcamak biraz can sıkıcı olabiliyor. Biz psikolojik olarak yanımıza aldığımız parayı € cinsinden değil de TL cinsindenmiş gibi düşündük ve her alışverişte kur hesabı yapmadık. Yoksa Floransa'da 2 küçük meyveli soda ve 1 küçük su'ya 30 TL verdik diye dövünüp dururduk. Tabi bizden ucuz olan şeyler yok mu derseniz tabii ki karşımıza aşağıdaki reyonlar çıkıyor. 



İçki reyonları ve fiyatları bizi o kadar şaşırttı ki kahvaltının etkisizliği bi çırpıda üzerimizden gitti. Vergi mi almıyorlar burda diye düşünmedik değil. Ya da vergi almalarına rağmen durum böyleyse TR'de işler biraz karışık bu konuda galiba. Bu arada evet alt soldaki 5 lt'lik şarap... Burda su niyetine kullanıyorlar içkileri :D ve sağdaki 3'lü peroni de sadece 2.85 €


 

Piyasa araştırmamızı yapıp SD kart adaptörünü aldıktan sonra artık dünyaca ünlü Amalfi sahillerine doğru yola çıkmaya hazırdık.

Amalfi

Amalfi sahilleri yollarının darlığı ile ünlenmiş bir yer. Buraya kadar maşallah arabada tek bir çizik yok. Bu yola girerken biraz tedirgin olduk açıkçası ama sonunda anladık ki problem yolda değil sürücülerde. Burada arabadaki tamponları gerçekten "tampon" olarak kullanıyorlar. Sürtmeler, küçük çarpmalar trafiğin tabiatında var diye düşünüyorlar ve genelde bu tarz şeyleri tamir ettirmiyorlar. Eski Bilecik-Bozüyük yolunda araba kullananlar için söylüyorum o yolun biraz daha darı. Ama kesinlikle imkansız değil.




Yol boyunca heryerde limon bahçeleri var. Gerçekten çok güzel bir yol. Tabi bizim aklımızdan bu yolda giderken ulan Tayyip olsa bu dağlara direk girer "Amalfi sahillerini duble yollarla kuşattık" der miydi diye düşünceler geçti. Buranın özelliği de bu aslında. Tüm güney italyayı tünellerle delik deşik eden İtalyanların burayı böyle bırakmasının bir nedeni var herhalde.



Yol üstünde Minori diye bir başka kasabadan geçtik. Bize sanki Amalfi'yle Positano tutunca, "bura daha geniş buraya da kuralım sayfiye yeri" denmiş gibi geldi. Zaten böyle irili ufaklı tüm koylarda bir kasaba ya da küçüklerinde restoranlar var.

Bu bölgeye turistler genelde otobüsle geliyorlar. İtalya'da gördüğümüz en yeni otobüsler buradaydı ve bakın ne marka otobüsler kullanıyorlar :)



Amalfi'ye geldiğimizde tabii ki aklımıza ilk gelen bu daracık yerde arabayı ne yapacağız sorusu oldu. Önce Amalfide sahildeki otoparka baktık, ki saati çok euroydu!, sonra girişte gördüğümüz katlı otoparka parketmeye karar verdik. Buraya gelirseniz en mantıklı seçenek bu gerçekten. 700-800 metre bir uzaklığı var ama daha ucuz ve güvenli. Saati 3 €. Bir de şehre giden bir tüneli var direk otoparkın içinden. Böylece sıcakta dışarıda yürümüyorsunuz.





Tabi Amalfi'ye gelince yürümek işin en yorucu kısmı çünkü bilin bakalım şehri neyin üzerine kurmuşlar? Tabii ki dağın!!! Bir de merdivenler var ki aman aman. Burada artık Decatlon'dan aldığımız dizliklerin işe yarayacağı dakikaların geldiğini hissettik.

                                           

Bu yorucu merdivenlerin sonundaki manzara ise gerçekten muhteşem.



Güneşin böğründe o kadar merdiven çıkmaya insanın karnı acıkıyor tabi. Gezi boyunca genelde Tripadvisor'a güvendik yiyeceklerimiz konusunda ve o da sağolsun yüzümüzü neredeyse hiç kara çıkarmadı. Ancak Amalfi'deki öğle yemeğimizde telefona bakmaya bile halimiz kalmamıştı. O yüzden ilk önümüze gelen restorana oturduk. Burada ilk defa pizza yedim ve gerçekten gezi boyunca yediğim en lezzetli pizzaydı. Napoli'nin dünyaca ünlü La Michele'sinde de yedik bu arada. O konuyu zamanı gelince açacağım. Alttaki fotoğraf da limonlu kek. Amalfi sahillerinde herşeyin limonlusu var gerçekten. Heryer limon kokuyor zaten. 



Yemeğin ardından sıcağın bizi yıldırmasına izin vermedik ve gezmeye devam ettik. Amalfi'nin bir meydanı var. Meydan tabii ki Kilise meydanı. Her şehirde genelde bir geniş kilise meydanı bulmak mümkün. Piazza del Duomo diyorlar genelde. Ufaktan gelişmeye başlayan italyancamla da göz kamaştırmaya başladığım dakikalar bunlar. Artık tabelaları anlıyor, sudur, kahvedir, temel ihtiyaçlarımı söylüyor olduğum yerlere geldik. 

                                        

Tabi ki bu merdivenleri de çıktık. Kiliselere usturuplu kıyafetle alıyorlar genelde. Özellikle Roma'da buna dikkat ediyorlar. Bura yazlık yer diye çok sallamıyorlar Amalfi'de, ama deniz kıyafetiyle de almıyorlar. Bu da Eda'nın meşhur diz koruyucusu. Meşhur diyorum çünkü karşımıza çıkan ne kadar yaşlı teyze varsa italyanca hastalıklar uydurup çıkarımda bulunmaya çalıştı. Halbuki kendisi veleybolcularda gördüğünüz ağrı azaltma bandı. Yürürken kaslarınıza yardımcı oluyor ve bizdeki Decathlon'da 18 TL buradakinde 8 €. 


 
Bu da kiliseden meydanın görüntüsü. Yüksek derken gerçekten yüksek...


Amalfi'ye gelmişken bir de denize girmek istedik. Sonuçta tatil yeri burası. Plajı var mı var. 


Biraz kalabalık ama genelde gençler kulaç atmıyorlar çok. Duruyorlar ya da top falan oynuyorlar. Bir nevi Gümüldür atmosferi. Bu da Eda'nın uzak doğulu çocuklara karşı duyduğu sempatiyi anlatmaya çalışırken sosyal medyayı salladığı plaj fotoğrafı.


Genel bilgi kısmında burada beleş yüzülüyo mu hacı sen ondan haber ver dediğinizi duyar gibiyim. Evet yüzülüyor. Tüm plajlarda beleş yüzülüyor. Şöyle ki şemsiye ve şezlong istemezseniz, kıyafetiniz değiştirmek gibi bir derdiniz yoksa ve denizden çıkınca gider eve otele duşumu alırım plajda ne uğraşacam diyorsanız plaja giriş serbest. Aslında özel işletmelere vermişler plajları fakat o işletmeler size sadece bu hizmetleri teklif ediyor. Denizi çok sakin, biraz soğuk ama insan girince alışıyor :) 

Burada set yapacaklar dikkat! Güneş Amalfi'nin arkasından batıyor. Bu yüzden de akşam 6:30 gibi güneş dağın arkasına saklandığı için hava serinliyor. Denizden çıktıktan sonra Tripadvisor'ın Michelin Yıldızlı restoranlara kafa tuttuğunu iddia ettiği Eolo isimli restorana gitmeye karar verdik. 

İtalya'ya gelmeden önce çok fazla Gordon Ramsey programı izlemiş olmalıyız ki aklımızın bir köşesinde bir kere de olsa lüks bir restoranda değişik lezzetler tatmak vardı. Eolo gerçekten de hayatımızda yediğimiz en güzel yemekleri bize sundu. 

Bu mürekkep balığı mürekkebi ile yapılmış galete. Diğerleri de zeytinli ve limonlu ekmekler.


Soldaki çiğ karides, sağdaki de kadayıfa sarılmış mozarella peyniri kızartması. Bildiğin kadayıf dedi adam açıklarken yazık garibim anlamayacaz sandı. Her yemeği farklı garson sunuyor bu arada ve her yemeğin içeriğini ve nasıl hazırlandığını açıklıyor sunarken.




En acayip yaptıkları şeyler tatlılar diyebiliriz. Biz iki kişi için bir tatlı sipariş ettik. Biz siparişimizi verdikten hemen sonra yan masadaki hatuna çikolatalı bir tatlı getirdiler. Bizim meraklı gözlerle izlediğimizi fark ettikten yaklaşık 5 dakika sonra aynı tatlıdan birer tane de bize ikram ettiler. Bu parfe gibi bir şey üzerine de sıcak espressolu ve çikolatalı bir sos döküyorlar. 


Asıl tatlımız işte bu. Tabakta gördüğünüz her şey tek tek elle yapılmış. Makina imalatı yok. 


Böyle peynirli, dondurmalı, çikolatalı bir kombinasyon ve tatları ayrı ayrı muhteşem. 

Bu manzarayı gören üç masadan birinde yemek yemek istiyorsanız 1 hafta önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Bizim gibi Selamın Aleyküm diye giderseniz de geri çevirmiyorlar. Arkalardan bir masada yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. 


 Eolo'dan 83 € hesap ödeyerek kalktık. Sakın kur hesabı yapmayın. Aranızda Bodrum'da Maçakızı'nda lahmacuna 50 lira verenler var ben ona bişey diyo muyum? 


Amalfi'den gün batarken ayrıldık. Otopark ücretinden anladığımız kadarıyla 7 Saat geçirmişiz burada. Geceyi Praiano'da Airbnb'den bulduğumuz bir evde geçirmek üzere yola çıktık. Airbnb de çok mantıklı bir sistem. Amalfi Coast'ta otel fiyatları iki kişi bir gece için en az 150 € iken biz airbnb ile 50 €'ya kaldık. Üstelik evin sokağında bedava park yeri de vardı. 21 € park ücreti ödedikten sonra gece bedava park etmek çok bi şahane geldi gerçekten. 

Alttaki çizelgeyi okurken hep yarısı merdiven ya da dik yokuşmuş gibi düşünün. Ben size düzlükte yürüdüğümüz zaman söylerim. 







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde