Kayıtlar

Güneydoğu Asya Yolculuk Günü

Resim
Almaty "Temmuz'da "Almanya Acı Vatan" maceralarıyla görüşmek üzere..." diyerek bitirdiğim son yazının üzerinden ne çok gün ve olay geçmiş. Ekim 2016 ve ben yine 13 günlük 5 ülkeyi barındıran, koşturmalı, dinlenmeli, bisiklete binmeli bir 3000 kilometre ile karşınızdayım.  Brugge'ün üzerine neden Almaty tatlı çocuk dediğinizi duyar gibiyim. Nedeni tamamen duygusal. Air Astana, Güneydoğu Asya'ya yapacağınız yolculuk için size çok uygun fiyatlar sunabiliyor. THY direk Bangkok uçuşu 4000 TL iken biz Asya'nın yükselen yıldızıyla 2900 TL'ye uçtuk. Bir de üzerine bir şehir daha ekledik dünya haritamıza. Tatlış havayolu şirketimiz bize bir uzun uçuş seti verdi. Özellikle uyku maskesini iletişim aracı olarak kullanmaları da on numara hareket. Bu neden önemli uçuşun ilk saatinde anlıyorsunuz. Ablalar sürekli darlıyor sizi bişey iç, bişeyler ye, yok kraker verelim, yok içki için gibilerinden. Dağıttıkları üzerinden prim alıyorla

Belçika 6. Gün Brugge

Resim
Brugge Belçika'dan dönüş günümüzde uçağımız 13:55'de olmasına rağmen gördüğünüz üzere sabahın köründe kalkıp yollara düştük. Buradaki tek fark kışın kuzey yarımkürede kuzeye gidildikçe güneşin bir türlü doğmamasından mütevellit sabahın körü kavramının saat 8'lere dayanması. Bi de insancıkları görseniz bu karanlıkta pisiketleriyle fıtı fıtı işlerine, okullarına gidiyorlar. Ben en son böyle bir durumu ilkokulda yaşadığımı hatırlıyorum. He bir de sektördeki 16 saat uygulamasından sonra hala ve ısrarla plato işine bile sabah 7'ye set koyan rejiler, rejilerimiz sayesinde de bir kaç kez yaşadım açıkçası.  Bu bisiklet mevzuuna, geri dönerken bile alışmakta güçlük çektik. Adamlar bisiklet için yolun altına altgeçit yapmış. Trafik ışıkları bile araç, yaya ve bisiklet olmak üzere üç şekilde düzenlenmiş. Şimdi şu aşağıda paylaştığım iki fotoğrafı objektif bir şekilde değerlendirmeden kimse bana "Biz Avrupa'nın çok ilerisine geçtik" gibilerinden a

Belçika 5. gün - Brugge

Resim
Brugge Brugge, flypgs.com'da beleşe yakın uçak bileti ararken aklıma gelen ilk yerdi. Direk uçak olmasa da Belçika avuç içi kadar memleket olduğundan bu yolculuk bize çok cazip geldi. Kesinlikle değdiğini söyleyebilirim zira aşık olduğum kentler listesine 2 numaradan girdiğini dünkü yazımda belirtmiştim. Ben tabii ki pek bi heyecanlı yine sabahın köründe uyandığımda, Eda "uyumaya gelmiyoz mu biz bu şehirlerde" mottosunu koruyordu. Buranın sabahı bi değişik aslında hele de kışın. Bu konuyu çok çarpıcı bir fotoğrafla yarınki yazıda işleyeceğim.  Çok şukella bir kahvaltıdan sonra Eda'nın Türkiye'de bulamadığı mavi ve pembe saç boyalarından alıp bir gece öncesinden rezervasyon yaptığımız "Can you handle it" temalı bedava tura katılmak için bir hostele gittik. Bu turda buraya gelmemize vesile olan etkenlerden biri olan "In Brugge" filminin mekanlarını da gösteriyor olmaları bizi ayrıca heyecanlandırdı. Sonuçta biz prodüksiyon insanları