Almanya 1. Gün Hamburg

Bergamo




Yolculuk gününe, tecrübelerinden ders almayan bendenizin yeni bir Ryanair macerasıyla başladık.  Bergamo'dan Hamburg'a yalnızca 19 €'ya aldığım biletlerle gidecek olmanın güzelliğini, "başka yerden bulamam" diye bakkaldan 10 €'ya aldığım Grappa'yı ve 6 €'ya aldığım tatlı Sicilya şarabını hava alanında çöpe atarak mahvettim. Halbuki daha önce Ryanair ile uçmuş bir insan olarak, uçak içinde sınırlı sayıda nefes almanıza izin veren bu şirketin politikalarını bildiğim halde, bana gelen maildeki "premium" ifadesine aldanarak bagaj verebileceğimi sandım. Bagaj teslim noktasında 1 sırt çantası için 40 € istediklerinden gitti gül gibi Grappa. 





Hava alanında sizi global bir şehre geldiğinizi hissettiren yazılar karşılıyor. Dışarı çıkınca da en son Singapur'da gördüğümüz açık hava sigara alanlarından medeniyet seviyesi hakkında çıkarımda bulunmaya başladık. Hava alanından şehir merkezine direk metro ile ulaşılabiliyor. Biz kalacağımız airbnb evine 3 aktarma ile ulaştık. Tek kişi için tek yön 3,30 € olan toplu taşıma biletini almak Hamburg için çok mantıklı değil. Hamburg'ta toplu taşımayı özendirmek ve insanların sosyalleşmesini sağlamak için ilginç bir yöntem izlemişler. 1 günlük sınırsız toplu taşıma bileti 5 kişiye kadar geçerli olmak üzere 12 €. 2 kişi için bile daha ucuza geliyor böyle yolculuk etmek. 

Almanya'da gezecek olan Türkiye vatandaşlarına söylemem gereken ilk kural; sakın fiyatları TL'ye çevirerek gezmeyin. Biz ilk gün bunun pişmanlığını gün sonuna kadar attığımız her adımda hesap yaparak yaşadık. Dönüp geriye baktığımızda, gereksiz yere verdiğimiz paralar ve gerekli olup da vermeye kıyamadığımız paralar gün sonunda canımızı bir hayli sıktı. O yüzden 12 € 2 kişi toplu taşıma için iyi bir rakam. 

Yukarıdaki fotoğraflarda Erikli su, Türkiye'den gazeteler olması kadar doğal bir şey yok. Almanya galiba memleket hasreti çekmenin mümkün olmadığı yegane ülke bizler için. Türklerle karşılaşma olasılığı da yüksek fakat siz yine de Eda gibi Türk olduğundan şüphelendiğiniz herkesi "Bak, sen beni anlıyo gibi bakıyosun, hiç mi Türk değilsin" diye zorlamayın. 






Uzun yolculuğun ardından aç karnımızı doyurmak üzere Brücke 10  isimli Avrupa'nın en büyük ikinci limanı olan Hamburg limanının kıyısına sıralanmış tarihi rıhtımdaki 10 büyük iskelenin sonuncusunda bulunan bir balık ekmekçiye gittik. Ben tabii ki farklılıklar zenginliğimizdir diyerek şu son resimdeki karides ekmekten yedim, ama beğenmedim. 





Rıhtımdan hemen karşıya geçilen Elbe Tüneli 1911 yılında yapılmış. Burada arabalar, bisikletler ve yayalar asansörle yer seviyesine çıkartılıyor. 



Hamburg'da deniz ulaşımı da toplu taşımanın bir parçası. Boğazdaki vapurlar gibi tekneler var burada da. Hamburg'un simgesi Elbphilharmonie binasına tekneyle gitmeyi tercih ettik. 






2017 yılında açılan binaya şu son resimde kesitini gördüğünüz yürüyen ütopik yol ile çıkıyorsunuz. Yolun bitiminde sizi Hamburg Limanı manzarası karşılıyor. Yine saat olarak yanlış bir tercihte bulunduğumuzdan ters ışıkta kaldık burada da. Bir mimari şaheser olarak nitelendirilen konser salonu ve bina halka açık olarak gezilebiliyor. Normalde giriş bileti olarak 2 € alıyorlar ama biz gittiğimizde müzik festivali olduğundan giriş bedavaydı. Biz tabii ki büyük konser salonunu göremedik. Oraya girmek için bir konsere gitmeniz gerekiyor. Burayı gezerken mekanın ihtişamından olsa gerek bir konser izlemenin 100 €'dan başlayacağını düşünmüştüm. Şimdi internetten fiyatlara bakınca 5-10 €'ya bile bilet bulunabileceğini görünce şok oldum. Tabi ki 50-60 €'ya da bilet var koltuk yerine göre ama yine de böyle bir deneyim için çok makul geliyor bana fiyatlar. Mesela Sydney Opera Binası'nda bir gösteri izlemenin fiyatı 50 $'dan başlar. Burada Almanya'nın nasıl halkçı olduğunu fark ediyorsunuz. 




Hamburg daha önce gezdiğimiz şehirlerin hiçbirine benzemiyor. Çok fazla kanal ve köprü var şehirde. Gezerken hem büyük ve kalabalık bir şehir olduğunu hissediyorsunuz hem de her bir köşesinde küçük hayatlar yaşandığını gözlemliyorsunuz. Yolda yürürken birden bire karşınıza karting aracıyla takılan tipler çıkabiliyor ya da sahil kenarında uzanmanız için yapılan şehir mobilyaları. 









Geldik batının ahlaksızlığına :) Efenim, St. Pauli denen muhit, bu utanmaz arlanmazların akşamüstü buluşup daha hava kararmadan delicesine alkol aldıkları, çok afedersiniz dans edip müzik dinledikleri, icabında etrafta bulunan klüplere gidip yoldan çıktıkları şer yuvası. Civardaki dükkanların dışını ve içini sizler için fotoğraflayıp buraya yorumsuz olarak bırakıyorum. Zira gördüğünüz üzere bunların derdi özgürlük falan değil, bunlarrrrr başka şeylerinnnn peşinde...



St. Pauli mahalle olarak bohem, anarşist, sosyalist fikirlerin havalarda uçuştuğu bir yer. Öyle ki St. Pauli futbol takımı hem kültürel olarak hem de kulüp yönetimi olarak bu tavrı sergiliyor. Kulüp, 2017 'de Hamburg'da düzenlenen G20 zirvesini protesto etmek için Dünya'nın dört bir yanından gelen göstericilere statlarının altında konaklama ve duş imkanı sunmuş. Taraftar kitlesine de bir nevi Çarşı diyebiliriz. Hastası olduğum bu takımın bir tshirtünü almaya St. Pauli store'a girmeme rağmen 20 €'ya kıyamadığım için gezi boyunca kendime kızdığımı ifade etmek isterim. Yazının başlarında da bahsetmiştim, Avrupa'da TL hesabı yaptıkça yanlış kararlar verirsiniz. 


Alman kurumları her ne kadar halkçı olsalar da yukarıdaki videoda gördüğünüz üzere bazen hak ve özgürlükleri kısıtladıkları da oluyor.





Anarşist St. Pauli semtinden akşam yemeği için ayrılıp daha önceden araştırmalar yaparak keşfettiğim Altes Mädchen isimli brewery'de (Butik Bira Üreticisi) soluğu aldık. İçeri girdiğimizde akşam yemeğimizin hayalimizdeki gibi olamayacağı da yüzümüze çarptı. Gençler mekanı tıklım tıklım doldurmuştu. Masalara oturabilmek için sıra beklememiz gerekiyordu. Biz de bara oturup sadece tadım yapıp yemeği başka yerde yemeğe karar verdik. Son resimde birayı ya da diğer içecekleri soğuk tutmak için bulunmuş mükemmel bir çözüm görüyorsunuz. Buradaki barlara duyurulur.



Hayaller elit Hamburg biraevi, hayatlar Mardin Döner isimli çalışmamızı üstte size sunmaktan kıvanç duyuyorum. Efenim Hamburg'da kaldığımız gece, bişey kutlaması varmış. O yüzden de havai fişek gösterisi yapılacakmış. Biz de bu görseli en güzel yerinden izlemek ve Planten un Blomen Park'a yetişmek için yapıştırdık döneri. Zaten Avrupa'ya gelip döner deneyimini yaşamadan dönmemeliydik. Denk geldi. Ne fark var derseniz buradaki dönerlerde sos mevzusu çığırından çıkmış. Hiç öyle ketçap mayonezle zayi etmiyorlar döneri. Envayi çeşit sostan istediğinizi seçiyorsunuz. Tadı gayet güzeldi yediğimiz mahalle arası dönerinin. 


Burada sizinle muhteşem fıskiye gösterisini ya da olağanüstü havai fişek gösterisini paylaşmak isterdim fakat maalesef burası Asya değil Avrupa. O yüzden bu sönük gösterilerin bir olağanüstü tarafı yok. Gerçi buranın halkı için bu boyuttaki gösteriler yeterli geliyor demek ki. 
Bugünle ilgili bir toparlama yapmam gerekirse Hamburg'da çok yürüdük. Hem de elimizde tüm toplu taşıma araçlarına binmemizi sağlayan biletimiz olmasına rağmen. Çünkü her yer birbirine çok yakın gözüküyor ama yürümeye başlayınca da bitmiyor. Metro durakları arasında da mesafeler çok olmadığından hep "iki adım yürürüz ya, nolcak?" diye düşünüyorsunuz. Kısacası kendimizi yürüyerek bitirdik. 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde