Güneydoğu Asya 1. Gün Bangkok

Bangkok


Yukarıdaki tablo bizi Almaty'den Bangkok'a götüren 7 saatlik gece uçuşunda uyumaya yardımcı olması amacıyla hosteslerden talep ettiğim cin-tonik-elmasuyu. Öyle izzet ikram vardı ki bir an beyaz peynir- kavun da getirecekler sandım. Tam kafalarında oturmadı karışım mevzusu. 

Maceraya adım atmadan önce bir konuyu netleştirmek isterim. Konsept olarak farklı ülkelerde araba kiralayıp ortalama 3000 kilometre yol yaparak gezmeyi hedeflemiş olsak da Güneydoğu Asya öyle Avis'ten, Budget'tan araba kiralayıp başka ülkeye bırakabileceğiniz bir coğrafya değil. Buranın güzel tarafı ise Air Asia ve Jet Airways gibi ucuz havayolu firmaları sayesinde otobüs parasına ülke değiştirebiliyor olmanız. Bu sayede 11 günde 5000 Kilometrelik bir güzergah oluşturabildik.

 

Bu düz yeşillik üzerine kurulmuş şehir Bangkok. Havadan bile düzensiz yapılaşmayı fark edip bir keşmekeşe doğru alçaldığınızı fark ediyorsunuz.

 


Telaffuzu çok da zor olmayan Suvarnabhumi Hava alanı çok büyük. Hatta Dünya'nın en büyük tek binalık terminal binası. Asyada insanların büyüklükle ilgili ciddi bir takıntıları var. Her ülkede mutlaka Dünya'nın en büyük bişeysi bulunuyor. Bu nası komplekstir arkadaş. Floransa'da ya da Brugge'de Dünya'nın en büyük hiç bir şeysi yok ama ikisi de muhteşem şehirler. Hava alanını tabi ki şehire çok uzak yapmışlar ama metro bağlantısını unutmamışlar.



Metro dediysek Skytrain. Bangkok'ta yerin altında çok az metro hattı var. Geneli yolların üzerinde kurulu. Bunun sebebini uzun süre anlayamadık. Sonra Airbnb sayesinde bir gece bizi konuk eden bir öğretmen ile sohbet ederken bize suyu kontrol edemediklerini anlattı. Yer altına yapınca metroyu su çıkıyormuş sürekli.Kil olduğu için bütün zemin. 




Bu reklam tabelaları devasa. Hava alanından gelen otoyol ve skytrain boyunca yüzlerce var. Buralarda outdoor bizdekinden çok daha etkili bir mecra olarak kullanılıyor. 




Otel giriş saatimize daha 2 saat olduğundan gökdelenlerin arasına serpiştirilen parklardan birine yayıldık. Hava 30 derecelerde. Nem bunaltıyor. O yüzden şehrin her yerinde böyle göletli parklar var. Olmasa zaten insanlar birbirini keser sıcaktan. 


Bu bir Sepak Takraw sahası. Belediye bizdeki basket sahası gibi Sepak Takraw sahası yapmış parklara. Sonuçta milli spor. Bizde "Ayak Tenisi" diye geçen eğlenceliğin kurallı hali. Tabi biz yerden maksimum 30 santim ayağımızı kaldırıp artistlik yaparken bu veletler 30 derece sıcakta rövaşata atıp betona düşüyorlar.


Bu yukarıda gördüğünüz sokak yemekçilerinin modernize edilmiş hali. Hani bir efsane vardır; "Abi Tayland çok ucuzmuş, 1 dolara karnını doyuruyor muşsun  sokak yemekçilerinden" diye. İşte onlar bunlar değil. 



Onlar bunlar. Eğer burnunuz ve mideniz kaldırıyorsa yerseniz. Beni bilen bilir. Bir yerin meşhur yemeği At kafası bile olsa denemekten gocunmam ama Tayland'da pirincinden etine, tavuğundan balığına herşey kokuyor. Ya bi memleketin suyu kokar mı arkadaş. Bu yüzden karnınızı doyurmak istiyorsanız yukarıdaki hijyenik AVM içine alınmış sokak yemekçisine gidip Türkiye fiyatları ile yemek yemek zorunda kalıyorsunuz. 





Biraz da bu yüzden Tayland'ın nesi meşhur sorusunun bizdeki cevabı 7/11 marketleri. Hem ucuz hem de görece olarak hijyenik bu marketlerde raflardan istediğinizi seçip mikrodalgada ısıttırabiliyorsunuz. Ayrıca 24 saat açıklar. Biz yine de azmedip, Tripadvisor'ın "pad thai yemeden olur mu hiç" tavsiyesine uyup, akşam meşhur Pad Thai'cinin yolunu tuttuk. Taksimetre sistemiyle çalışan taksiler ucuz sayılır. Örneğin biz Kadıköy - Taksim arası kadar mesafeyi 200 baht'a gittik. Yani 16 TL. Gerçi 80 baht'ta otoyol ödedik ama topladığında 22 TL iyi fiyat. 




Yolda 15 dakika da Kralın konvoyunu bekledik. Otoyola bütün girişleri durdurdular Kral geçerken. Krala büyük saygı var. Taksici abiyle de sohbet ettik yolda. Türkiye deyince hemen yapıştırdı ISIS (İŞİD) diye. Anlatmaya çalıştık tabi Suriye ve Irak'ta aslında diye ama çok sallamadı zaten. Ona en garip gelen şey turizm dışında sektörlerin de olduğunu anlatmam oldu. "Nası yani başka şeyden de mi para kazanılıyor" diye hayretler içinde dinledi anlattıklarımı. 





Burada her şeyi bi yumurtaya bulama sevdasız var. Pad Thai de pirinç noddle'a rendelenmiş havuç, lahana, karides ekleyip yumurtaya buladıkları şey. Öyle inanılmaz bir deneyim, damakta harika bir tat bırakıyor gibi bir iddiası yok. 


Gelelim yolculuğumuzun kabusuna. Thailand'daki ilk günümüz olduğundan bir önsöz gibi her şeyi yeni öğreniyorduk ve kendi irademiz ile TukTuk'a bindik. Tuktuk ucuz bir ulaşım aracı gibi duruyordu aslında ama bu Bangkok o kadar turist odaklı çakallarla dolu ki her şeyde pazarlık yapmadan adım atamıyorsun. TukTuk sistemi de gideceğin yeri söyleyip pazarlık yaptığın bir ulaşım şekli. Çok gürültülü ama havadar. Aslında taksimetre açtırıp klimalı taksiyle yolculuk etmek çok daha mantıklı ama taksilerin de çoğu taksimetre açmıyor. İlk yolculuğumuz eğlenceli geçmişti TukTuk ile ama sonraki günlerde bizi çok mutsuz ettiler. 


                                      







Bu muhteşem şehir manzarası ve ortam üstteki fotoğraflar ile paylaşınca wauv dedirtiyor olsa da bir de alttaki fotoğrafları anlatmak isterim. Burası Hangover 2 Filminde kullanılan, restoranlar ve skybar denilen bir barın olduğu Lebua Sky Barı. Giriş ücretsiz. Buraya kadar her şey mikemmel di mi ? Bir de bunlara bakın




Şu iki kokteyl'e 120 TL ödemişim, ayrıca fotoğraftan da anlaşıldığı üzere 25 metrekarelik bir alanda 100 kişi takılıyor. Sırayla selfie çekip başkalarının kadrajından kaçıp kalabalıktan bunalarak gidiyorsun buradan. Bu seyahat çoğunlukla "bir daha gitsem şunu şöyle yapardım"larla dolu olacak gibi geliyor bana. Buraya bir daha gitsem şu açık merdivenli alanda 10 dakika takılır inerdim. O kalabalığa girmenin hiçbir anlamı yok. Gerçi orada da darlıyorlar insanı " Hacı bekleme yapma" diye ama kovacak halleri yok ya. Eğer gerçek bir deneyim yaşamak istiyorsanız hemen yanındaki restoranda rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Yani mesele yine money talks'a geldi. 



Bloglarda da filmlerdeki gibi yaş sınıflandırması var mı bilmiyorum ama genele hitap ettiğini düşündüğüm ve çoğunun merakını gidereceğim bölümü de yazmadan geçmedim. Sonuçta Tayland bunun üzerine dönüyor. Burası Soi Cowboy. Çeşitli Barların ve klüplerin olduğu küçük bir cadde. Burada bir mekanın kapısı perde ile kapalı ise orada müstehcen durumlar var demektir. Bu kısmı Pattaya'yı anlatırken daha ayrıntılı geçeceğim. Hep merak edilen şeyi açıklıyorum. Yanınızda eşiniz ya da kız arkadaşınız varken kimse size salça olmuyor. Ha, kuruluş amacı belli olan bu yerlere çift olarak gidilir mi orasını ben bilemem. Sadece meraktan bir tur atıyorsunuz gittiğinizde. 

Yazarken fark ettim ki yine fena zorlamışım ilk günden. Uykusuz ve yorucu iki uzun mesafeli uçak yolculuğunun üzerine bir sonraki gezide yarım gün dinlenme ekle diye not aldım kendime. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde