Güneydoğu Asya 5. Gün Siem Reap

Siem Reap



İşte bu resim beni "Ömrümün sonuna kadar kazandığım tüm parayla gezeceğim" diye kamçılayan, çok çalışıp mortgage ile şu anda oturduğum evden 30 km uzakta ev sahibi olayım da kira ödemeden günde 4-5 saat trafik çekeyim demekten imtina etmemi sağlayan manzara. Hedef her yıl en az bir ülke 3000 kilometre gezilecek.

Angkor Wat, gezmeyi planladığımız tapınakların ilkiydi. Planladığımız diyorum çünkü bu serüvene bir de dağ bisikleti ile yağmur ormanlarından geçerek ulaşma fantezisini de eklemiş durumdaydık. Bisiklet, 2015 Tour de France ile izlemeye başladığım, 2016 Paris-Roubaix ile doruk noktasına ulaşıp yaz başında bize birer bisiklet aldırtan yeni hobim. Adapazarı çevresinde çeşitli yollarda bisiklet sürmüşlüğümüzün ardından Tripadvisor'da Angkor Wat Cycling Tour'u görünce büyük gaza geldik. Sırf bugün için yanımıza bisiklet taytı bile aldık.


Sabah sözleştiğimiz saatte Trek marka dağ bisikletlerimiz kapımızdaydı. Yağmur sezonunun avantajı çok turist olmaması. O yüzden gördüğünüz üzere kişiye özel rehberli bir bisiklet turumuz oldu. Kötü tarafı ise adı üzerinde yağmur sezonu olması. Siem Reap'ın ilk gününde neredeyse tüm gün yağmur yağdı. Hem de öyle çiselemeli falan değil. Baya kovadan boşaltırmışçasına.




Gerekli bilgiler kısmımızı yukarıdaki fotoğraflardan görebilirsiniz. Parası, giriş şartları falan. 20 dolar pahalıymış diyenler için bu bilet sizi 400 kilometre kare bir alandaki tarihi eserlere giriş imkanı veriyor, buna göre bakmak lazım.  


Rehberimizin bizi ilk getirdiği yer Angkor Wat yolundaki bir köy pazarı. Burası gerçek Siem Reap'lıların alışverişlerini yaptıkları yer. Güneş kremini 1 dolara aldık örneğin, Sokakta waffle benzeri bir şey pişiriyorlar pirinçten, muazzam lezzetli ve 250 Riel yani 19 kuruş. Rehberimiz biraz "gerçek Siem Reap sizin yaşadığınız değil" diye göstermek istedi aslında bize. 




Burası Angkor Wat'ın giriş kapısı.  Hendeklerle çevrilmiş bir şehrin giriş kapısı. Buradaki tapınaklar su kanalları ile çevrili ve inanılmaz bir drenaj sistemi ile kuşatılmış. Hani Bangkok'ta 2016 yılında yeraltı sularına çare bulamıyorlar demiştik ya, burada 1000 yılında muson yağmurlarını kontrol etmeyi başarmış bir krallık yaşamış.





Buraya gelip büyülenmemek imkansız. Avrupa'da barok mimarinin keşfedilmesinden 600 yıl önce bu kadar büyük ve simetrik yapılar inanılmaz. Büyük Avrupa medeniyetine "komple araklamışlar olum asyadan" diye yaftalamak ayıp olur ama böylesi de Avrupa'da yok.








Yukarıda Hindu ve Budist mitolojisinde su ve bulutun ruhları olarak bilinen Apsara Dansçılarının kabartmaları var. Tapınağın her yerinde bunları görüyorsunuz. Bir de uzun kabartmalı duvarlar var. Orada Kralların yaptıkları savaşlar tasvir ediliyor. En alt fotoğraftaki de cennete giden yolun sırası. Yalnızca 1 saat beklerseniz direk cennete ulaşabiliyorsunuz. Bizim maalesef programımız sıkışık olduğundan bu kısmı es geçmek zorunda kaldık. "Alt tarafı cennet canım, bir dahakine geliriz" diyip elimizin tersiyle ittik bu fırsatı.




Çoğu fotoğrafta beni rehberimizi sorularla darlarken görüyorsunuz. Adamın dilinin ucuna kadar geldi "arkadaş madem okuyup geldin beni ne boğuyon, aç kitabı okuya okuya gez." Ama ben mantığını ve kültürünü çözmeye çalışıyordum o sorularla, yazık garibimi baya yordum.







Burası öyle bir yer ki Japon Turiste bağladık fotoğraf konusunda. Bu sayfadakiler çektiğimiz fotoğrafların yüzde 5'i falandır. Burada da tabii ki Pisa Kulesindeki gibi bir fotoğraf açısı var. Herkes aynı yerden fotoğrafını çekiyor. Bu kareyi biz yağmur mevsiminde bulutlu bir havada öğlen çektik. Sayfanın başındaki fotoğraf. Bir de gün doğumunda çekenler var bunu. Onu da aşağıda paylaşıyorum.


Angkor Tapınakları için internette araştırma yaptığımda hep en az 3 gün ayırmanız gerekiyor deniyordu. Çok doğru bir tespit kesinlikle. Sadece şu üstteki fotoğraf için bile bir gün harcanır.






Rehberimiz tam bir doğa aşığı olduğu için sağ olsun bizi kimsenin bilmediği yağmur ormanı yollarından gezdirerek götürdü. Eğer kondisyonunuz varsa muazzam bir deneyim. Çünkü normal turların hiçbirinde pirinç tarlalarının içinden ya da gizli kalmış tapınak kalıntılarının, su kanallarının yanlarından geçemezsiniz. Her turistin kullandığı gidiş geliş asfalt yol yalnızca ormanların içinden tapınaklar arası ulaşımınızı sağlar. Ama biz çok az kişinin bildiği bir rotayı turladık. Bu yüzden de gururla paylaştığım Strava haritamı çerçeveletip baş ucuma asmak istiyorum.





Yarım gün süren Angkor Wat gezimizin ardından yemek yemek için sıralanmış 1'den 50'ye kadar sayılarla ayrılan restoranların birine oturduk. Burada her yemeğin üzerine bir yumurta kırıyorlar, Çorba içeçekseniz içine haşlanmış yumurta koyuyorlar. Yani o yumurta bir şekilde olacak yemekte.
En altta gördüğünüz sütlü kahvenin dibindeki ise krema. Burada kahveye süt diye krema koyuyorlar. Biraz şekerli ama çok lezzetli oluyor.








Burada oturup dinlenince aslında bu dağ,bayır, toprak,çamur gibi parkurlarda bisiklete binmenin bize göre olmadığını anladık. Rehberimiz sağolsun antrenmanlı olduğu için çukurlu çamur yollarda gitmek koymuyordu ama bizim böyle bir tecrübemiz olmadığı ve bu aktivite için biraz yaşlı olduğumuz için dizleri bıraktık. Sonra abiye dedik ki "Hacı sen bizi usul usul asfalttan döndür geri. Dönüş yolundaki Bayon Tapınağını da gezelim, sonra istiklal marşı ve kapanış olarak bitirelim yayını." Çok şaşırdı bu talebimize ama daha önümüzde 8 gün ve gezilecek 2 ülke daha olduğunu bilmiyordu. Güneydoğu Asya'yla ilgili ciddi düşündüğümüzü anlatıp ikna ettik kendisini. Yukarıdaki Bayon Tapınağı yüzyıllar boyunca ağaçlarla kaplı bir şekilde gizli kalmış. Angkor Wat restore edilirken bir arkeolog tarafından keşfedilmiş. Buradaki yapılar çeşitli ülkelerin sponsorluğunda restore ediliyor. Ama kumtaşından yapılan bu yapılar temizlendiklerinde kabartmalarına zarar geldiğinden bu renkten kurtarılamıyor. En alt fotoğrafın sol tarafına bakarsanız Apsala'ların temizlenirken silindiğini farkedeceksiniz.  Yeni bir temizleme teknolojisi çıkana kadar kararmış yerler böyle kalmaya devam edecek.


Bu yorucu günün ardından 5 dolara otelimizde ayak masajı yaptırarak günü tabi ki de yine kore restoranında sonlandırdık.

Şimdi size bugünkü yarım kalmış gezinin sanal bir versiyonunun linkini vereceğim. Bu tarz hileler insanı mekanları gerçekten gezmekten soğutur derler ama bence daha da merak uyandırıyor. 
Kim bilir belki bir kaç kişinin daha Angkor'a gitmesine vesile oluruz.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde