Çin - Xi'an 4. gün

Xi'an



Xi'an'daki son günümüzde dumansız ve açık bir gökyüzüyle başladık. Hal böyle olunca gökyüzündeki büyük sarı ateş topuna hasret Çin'liler tam da İngilizler gibi attılar kendilerini sokaklara. Hyde Park'ta 15 dakika güneşlenenleri gördüğümdeki şaşkınlığımı burada tekrar yaşadım. Bir ülke coğrafi konumundan dolayı güneş göremezsek bir diğeri ise hırslarını balçık olarak kullanıyordu. Neyse ki artık buna bir dur demişler ve sorunu tam bir Asya'lı gibi çözmeye karar vermişler. Yani yine Dünya'nın en büyük bişeysini yaparak.


Resimde görmüş olduğunuz hava temizleyici 100 Metre uzunluğunda. Meraklısına haber linki de burada; http://www.scmp.com/news/china/society/article/2128355/china-builds-worlds-biggest-air-purifier-and-it-seems-be-working



Kalabalık seviyesini yukarıdaki görsellerle anlatmak isterim. Yollar araba dolu olduğu ve trafik gıdım gıdım ilerlediği için uçağı kaçırmamak adına taksi yerine metro kullanmaya karar verdik. Burada taksiler çok ucuz olduğu için toplu ulaşıma çok tenezzül edilmiyor. Ama taksi bulamayınca da mecbur kalıyorsunuz. Girişimci çevirmenimiz Burak hemen araya girip "Abi bi müsade ederseniz, bizim oğlanların taa Türkiye'ye uçakları var. Kaçırmasın garibanlar" diyerek bilet almasa en az yarım saat yukarıda gördüğünüz bilet kuyruğundaydık. Çok anlayışlılar sağ olsunlar. Bilet alırken kaotik olmasına rağmen aşağıda metro kapısında insanlar medenice kapının açılmasını bekliyorlar, efendi gibi önce inenlere yol veriyorlar. O meşhur eldivenli polislerin insanları ittirmesi durumunu yaşamadık Çin'de.   


Xi'an'da gezilecek yerlerin başında Müslüman sokağı denilen cadde geliyor. Burada sokak yemekçilerinden hediyelik eşya satıcılarına, baharatçılardan ipekçilere kadar her şey var. Zaten Xi'an'ın İpek Yolu'nun başladığı şehir olmasının da sebebi bu ticari zenginlik.  



"Çin'e gittik, vallahi her yerler böcekti, yiyecek bişiy bulamadık" diyenler için Xi'an yemek rehberi dosyasını açıyorum. Yukarıda görmüş olduğunuz şiş kebaplar bildiğiniz şiş kebap. Üzerilerinde bolca baharat var ve direk ızgarada pişirilip satılıyor. Ahtapotu marine etmeden ya da yumuşatmadan şişe geçirmeleri bir talihsizlik olmuş tabi. Bir Akdenizli kardeşimiz zamanında gidip nasıl dövüleceğini öğretseydi daha çok severler miydi bilmiyorum çünkü böylesini de çok seviyorlar. 



Şu görmüş olduğunuz yemek, değil sadece Çin'de yediğim, belki de hayatımda yediğim en lezzetli etlerden biriydi. Laomijia Dayu isimli restoranın adresini linkte paylaşıyorum. Tandır ekmeğinizi bir kaseye doğruyorsunuz. Garsona veriyorsunuz. 15 dakika sonra size önce mühürlenmiş, sonra kurutulmuş ardından tekrar tandırda 6 saat pişirilmiş, en son olarak da sosun içinde son işleminden geçirilmiş dana etini içine koyup getiriyorlar. Pirinç noddle'ı ile servis ediyorlar. Yanında da tatlı sarımsak turşusu ve tatlı ekşi erik kompostosu var. 


Şu görmüş olduğunuz sandviç ise kahvaltıda yedikleri yine kurutulmuş etin tekrar sulandırılması ile ortaya çıkan mükemmel bir dana kaburga.


Bu mükellef sofra Terra Cotta dönüşü uğradığımız bir kasabadaki "Anne Yemekleri" isimli bir restoranda kuruldu. Ördeğinden, yarı pişmiş sebzesine, patlıcan ve patates kızartmasına kadar her şey çok lezzetliydi. İçecek olarak bambu çayı ekmek olarak da pirinç lapası kullanıyorlar. 5 Kişi 80 TL'ye yedik bu yemeği. Pizza Hut'ta 3 kişi 240 TL hesap ödeyince burası olağanüstü geliyor. Diğer yemeklere ödediklerimizi de düşününce meğer olağanüstü olan Pizza Hut, McDonalds gibi yabancı menşeli restoranların fiyatlarıymış, onu fark ettik. Burada kimse böyle güzel yemekler dururken fast food yemiyor. En güzel fast food da zaten sokak yemekleri. 


Bu yemek ise Çin'in çilingir sofrası. Ortadaki ikiye ayrılmış büyük kasenin içinde bir acı bir de tatlı sos var. Çorba gibi. Siz açık büfeden gidip şişe geçirilmiş yiyeceklerden istediğiniz kadar alabiliyorsunuz. Sonra kendin pişir kendin ye düsturuyla sohbet edip takılıyorsunuz. Hesabı da kullandığınız şiş kadar ödüyorsunuz. Acı olan taraftaki sosun acısı o kadar güçlüydü ki tüm gece Banu Alkan gibi dolaştık ortamlarda şişmiş dudaklarımızla. 


Bunlar beni açmadı, daha bildiğimiz ne var diyenler için de yukarıdaki kore yemeğini gösterebilirim. Izgarada ince dilimlenmiş et, yine kendin pişir sistemi ile hazırlanıyor. Alttaki ise yiyenlerin tadına doyamadığı Dduk-bok-gi



Dönüş yolunda, hava alanına giderken rehberimiz Burak Asya'nın en büyük hayvanat bahçesinin yanından geçtiğimizi söylediğinde gözümüzün önünden belki de bir daha hiç göremeyeceğimiz Panda'lar geçti takside. İş seyahati olunca biraz böyle oluyor. Sadece bu hayvanat bahçesi için Xian'a gelen var. Biz öylece yanından geçip gittik.
Bu yukarıdaki resimde, hava alanında hem sıcak hem de soğuk içme suyu veren ücretsiz çeşmeleri görüyorsunuz. Asya'nın genelinde içme suyu devletin vermesi gereken bir hizmet olarak görülüyor. (Tüm Dünya'da olması gerektiği gibi bence). Çin bu işi biraz abartıp çayının da sıcak suyunu ben veriyorum demiş. Hatta üniversitelerde tüm öğrenciler kampüsün içerisindeki bir noktaya geceden termoslarını bırakıyor, sabah okula geldiklerinde görevliler hepsini sıcak suyla doldurmuş oluyor. Vatandaştaki "Sıcak suyu da mı biz alacaz" bakış açısı bize enteresan geldi tabi.


Son olarak Pekin Hava Alanı'ndaki yurtdışı bağlantı treni ve pasaport kontrol sırasını anlatmak isterim. Burası entreresan bir şekilde sıcaktı. Zaten üst üste gittiğimiz trenin içindeki sıcaklığa anlam veremedik. Sonrasında pasaport sırasına girmeden önce termal kameraları görünce mevzuyu anladık. Hem kimyasal hem de biyolojik güvenlik tedbiri olarak insanları ısıtıyorlar. Ateşli bir hastalığınız varsa mutlaka kontrol ediyorlar Çin'den sizi göndermeden. 

Çin maceramız bu kadardı. Bir sonraki yazımda artık blogu açma nedenime geri dönerek, uzun, yorucu, çok yer gezip çok şey görüp anlattığım formata geri dönmenin haklı gururunu yaşıyor olacağım. Giro 101 ve Almanya seyahati yazımda görüşmek üzere...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde