Güneydoğu Asya 7. Gün Singapur 2. Yazı

Singapur


Pıreviyusli on üçbin kilometre... Bir önceki yazıda Gardens By The Bay parkında kalmıştık. Burası gerçekten muazzam teknolojik, ekolojik, görsel olarak olağanüstü bir insan yapısı park. Gördüğünüz üzere sürücüsüz bir servis aracı bile var. Ama şimdilik turistik bir aktivite olarak biraz pahalı. Biz normal servisi tercih ettik.  

 



Burada hem açık alanda bir çok farklı bahçe var hem de iki tane kapalı alan var. Cloud Forest (Bulut Ormanı) ve Flower Dome (Çiçek Kubbesi) için toplu bilet de alabiliyorsunuz ayrı ayrı da alabiliyorsunuz. 28 Singapur Dolarına değecektir emin olun zira Cloud Forest bizim için çok farklı bir deneyimdi.







Burada 100'ün üzerinde fotoğraf çekmişiz. O kadar fazla detay var ki telefonu ne tarafa çevirseniz bir kompozisyon çıkıyor. Cloud Forest, iklimi yapay olarak ayarlanan, 4 katlı, her katında Dünya üzerinde deniz seviyesinden çeşitli yüksekliklerde yetişen bitkiler var. Aynı açık hava ortamında bunu başarabilmeleri inanılmaz. Yükseklere çıktıkça havanın değiştiğini hissedebiliyorsunuz. 



Böyle tabelalarla mevsim ve bitki örtüsü ile ilgili bilgiler alabiliyorsunuz. Asansör sizi dünyanın iç mekandaki en büyük yapay şelalesinin arkasına çıkartıyor.  






Burayı anlatmak gerçekten çok zor. Ne çeksen güzel gözüküyor. İnsanımızın batılları bitmiyor Dünya'nın hiç bir yerinde fark ettiyseniz. Havuzumsu görünce yapıştırıyorlar dilek paralarını. 






Şu fotoğraf, tel örgüler üzerinde durduğumuz hava köprüsünden çekildi. İnsan üzerinde yürürken bi tırsmıyor değil acaba bişey olur mu diye. 





Ara katta bir granit bölümü var. Burada mağaralardaki çeşitli oluşumlar sergileniyor ve yine araya küresel ısınma farkındalığı bölümü almışlar. Buradan da zaten parkın yapılış amacını anlatan filmin ve projeksiyonlarla çeşitli infografiklerin olduğu bölüme geçiyorsunuz. 






Yukarıdaki filmde bu parkın teknolojisi anlatılıyor. Park, kendi elektriğini hem Süper Ağaçlarla hem de bitkilerin artıklarının yakılmasından elde edilen biokütle sistemiyle kendi üretiyor, bitkilerin su ihtiyacı yağmur suyu depolanarak karşılanıyor.

Cloud Forest'tan çıktığımızda iyice yorulmuştuk. Ama benim yurtdışı gezi modum kanımın son damlasına kadar yürümek olduğu için pes etmiyordum. Başladık açık hava kısmını gezmeye.






Gördüğünüz üzere sadece park yapmamışlar. Her tarafta bir sanat eseri, nadir bulunan deniz canlılarının bulunduğu akvaryumlar, kaktüs parkı gibi bir çok şey çıkıyor karşınıza. Mesela yukarıdaki bebek heykelinin sanatçısı öyle bir tasarım yapmış ve ağırlık merkezini öyle hesaplamış ki kocaman heykel gerçekten de elinin üzerinde dengede duruyor. Yakından baktım ip yok. Bir de doğal hayata saygı inanılmaz. Son fotoğrafta gördüğünüz tabeladaki gençler vızır vızır dolaşıyor her yerde. 






Gelelim parkın simgeleri olan Super Tree'lere. Bunlar hem elektrik üretiyorlar hem de her akşam bir gösterinin baş rolünü oynuyorlar. Biz 80'ler partisine denk geldik. Her gece konsept değişiyor. Günbatımına doğru insanlar ağaçların altında toplanıp yere uzanıyorlar. Gösteri en güzel böyle seyrediliyor. 




Bu boş alan Marina Bay Sand's otelinin içi. Parktan Marina'ya gitmek için otelin içinden geçen bir köprüden yürüyorsunuz. Alt katları devasa bir alışveriş merkezi olan otelin çatısında bir önceki günkü yazıdaki teras havuzu var. Bu otelde kalmanın geceliği 1500 TL civarıydı en son dolar coşmadan önce. Bakın çok enteresan bir detay göstereceğim şimdi size. 


Dünya'nın belki de en büyük otel ve alışveriş merkezi komplekslerinden birinin her cephesinde böyle kapılar var. İsteyen herkes herhangi bir güvenlik noktasından geçmeden kapıları itekleyerek içeri girebiliyor. Bu gitgide bir ortadoğu ülkesi olmaya yaklaşan bir ülkede yaşayan bizler için akıl tutulması yarattı. Güvenlik endişesi olmadan yaşamak çok enteresan bir duygu. Biz yılbaşında sokağa çıkmaya korkuyoruz burada yaşayanlar her günü yılbaşı gibi yaşıyorlar. 





Singapur muhteşem bir şehir gerçekten. Şu Lotus Çiçeğinden ilham alınarak inşa edilmiş yapı Bilim ve Sanat müzesi. Kapıda M.C.Escher sergisi olduğunu görünce hemen atladım. Maalesef 1 ay sonrasının ilanıymış. 


Singapur'da sokakta sigara içmek için böyle alanlar var. Bu alanlar açık havada olmasına rağmen nasıl sigara kokuyor anlatamam. 


Otele dönerken bir konsere denk geldik. Bir Avm'nin dışına sahile küçük bir açıkhava tiyatrosu yapmışlar. Her akşam bir etkinlik var. 



Bu şehirde yapılacak o kadar çok şey var ki öyle 2 günde tokatlanacak gibi değil. Ahtımız var, ikinci kez geleceğimiz ilk şehir kesinlikle Singapur olacak. Hatta İstanbul'a dönüş uçağı boyunca ne yaparız da burada yaşarız diye konuştuk 13 saat. 


Burası da bizim otelin maallesi. Gençler takılıyorlar sokaklarda. Hemi de çarşamba akşamı. Öyle cuma-cumartesi değil.
Son olarak teknik bir arızadan dolayı izleyemediğimiz Marina Bay Sands Light and Water Show'u da aşağıda paylaşıyorum ki daha bir imrenin, ben de gidecem diyin.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde