Güneydoğu Asya 9. Gün Kuala Lumpur

Kuala Lumpur


"Selam kızlaaaarr, bugün sizlerle uzak doğu usulü kilo vermenin sırlarını paylaşacağım" diye bir giriş olacak sandınız tabi yukardaki fotoğrafı görünce. Bunlar Eda'nın Kore seyahatinde her gün içtiği ve sayelerinde kilo verdiği vitaminli sular. Açlık hissettirmiyor ve enerji veriyor. 0 Kalori kendileri. Bunu görünce yanımda zıpzıp zıplayan bir Eda söz konusu olduğundan bu ayrıntıya önem vermem gerekti. Halbuki loftumuzdan çıkıp Kuala Lumpur'un turistik aktiviteleri için yola çıkıp sabah kahvesini Starbucks'tan içmeye karar vermiştik. 




Kuala Lumpur'da her yol KL Central'a çıkıyor. Şehrin tam merkezine bir istasyon AVM yapmışlar. Tüm raylı sistem buraya çıkıyor. Ülkenin müslüman muhafazakar bir tarafı var. "Metrolarda erkek-kadın çok da şeyyapmasın insan içinde" şeklinde uyarılar var. Günün ilerleyen saatlerinde daha da katısını gördük. Onu da anlatacağım. Akşamında Phuket uçağımız olduğu için sırtımızda 8 günün getirdiklerini de taşıdığımız sırt çantalarımızla şehri gezmek bizi yoracağını düşündüğümüzden KL Central'daki AVM'de çiçek gibi bir elektronik emanet dolabı kullandık. 



Kahvelerimizi içip Kuala Lumpur'un turistik aktivitesi olan Batu Caves'e doğru trenimize bindik. 


Gördüğünüz üzere bu vagon sadece kadınlar için. Hani bir dönem pembe metrobüs olsun diye bir tartışma çıkmıştı ya. İşte burada onun vücud bulmuş hali var. Diğer vagonlarda insanlar ayakta giderken bu vagonda boş yer vardı. Biz fark etmeden oturduk buraya. Sonradan fark ettiğimizde de kimse "hayırdır bilader" demedi bize. 





Burası Batu Caves isimli Hindu tapınağı. Malezya çoğunlukla İslam dinine mensup insanlardan oluşsa da en ünlü tapınak bu mağaranın içine oyulmuş olan ve merdivenlerinin önünde Dünya'nın en büyük Murugan heykelinin bulunduğu hindu tapınağı. Hiç mi camii yok diye soranlar için yazının ilerleyen dakikalarını beklemenizi öneriyorum. Buraya tırmanmak aslında bizim için meraktan çok bir inat meselesiydi. Maymun refakatinde 272 basamak tırmanmak karşılığında aldığımız manzara aşağıdaki gibiydi.



Merdivenlerin başından çekilen manzara dışında pek bir numarası yok buranın. Biz de daha fazla zaman kaybetmemek için hemen bir sonraki trene yetişmek için koşar adım indik merdivenleri.




Kutsal mekan olduğu için merdivenlerin başında giyim kuşam kontrol edenler var. Öyle etekle, şortla girmek yasak. Bir de Malezya ringgit'inde bir pixelizasyon sorunu dikkatimizi çekti. En küçük para olduğu için 1 Ringgiti çok sallamamışlar galiba.



Trene atlayıp kısıtlı zamanımızda şehrin turistik yerlerini gezmek için yollara koyulduk. Metro ağının gelişmiş olması bizi genelde bu yolu kullanmaya itti. Fakat yukarıda gördüğünüz turist otobüsü belediye tarafından bedava sağlanan bir hizmetmiş. Beleş Wifi'siyle 4 hat var böyle turistler rahat gezsin diye. Biz bu seferlik ıskaladık bu hizmeti zira görmek istediğimiz yerler çok ters yerlerdeydi. Metro en hızlısı.





Bağımsızlık meydanında Malezya Bağımsızlık gününe denk geldik. Aslında buraya Sultan Abdül Samad Binasını görmeye gelmiştik ama etkinlik nedeniyle çok fotoğrafı çekilebilecek gibi değildi. İngiliz koloni döneminden kalma yapının çok etkileyici mimarisi Türkiye'den Kuala Lumpur'u ziyaret eden bazı arkadaşların tripadvisor'a "çok güzel camii" yorumları yapmasına neden olmuş. Burası aslında son yıllara kadar adalet sarayı olarak kullanılan bir devlet binası. Batu Caves bizim günümüzün bir kısmını aldığı için buraları hızlı geçmek durumunda kaldık.



Dataran Merdeka meydanının hemen arkasında bulunan Jamek Camii de burada görülebilecek tarihi eserler arasında. Çevre düzenlemesi yüzünden atıl durumda gözüküyor. 








Geldik Kuala Lumpur'un en bilinen simge yapısına. Petronas Kuleleri 1998-2004 yılları arasında Dünya'nın en uzun yapılarıydı. Sonra kıskanç asyalılar Taipei 101'i yaptılar Tayvan'da. Ardından Araplar yağı bol buldu falan. Turistik aktivite olarak ortasından geçen Petronas Gökyüzü Köprüsüne çıkabiliyorsunuz tabi eğer bolca zamanınız varsa. Sabah 6'da kuyruğa girip 8'de bilet satışının başlamasını bekleyip öğleden sonra da köprüye çıkmak, bizim için biraz fazla zaman kaybı olduğundan geniş selfie'mizi çekip içini dolaşarak veda ettik kendisine. Buradaki parkta selfieler için geniş açı lens satan işportacılar peydahlanmış. Kuleler çok uzun olduğu için Iphone'lar alamıyor tüm kadrajı. Samsung'larda geniş açı selfie özelliği olduğu için işportacı abi üzüldü biraz. Bu son fotoğraftaki nedir diye soracaklara muazzam bir umumi tuvalet deneyimi olduğunu iftiharla belirtmek isterim. Kasadan bir kart alıyorsunuz ücret karşılığı. İçeride bir görevli var. Her insan tuvaletten çıktığında bir tur temizlik yapıyor. Montunuz, çantanız için vestiyer gibi bir hizmet sunuyor. Çıkışta da parfüm sıkarak hizmetini tamamlıyor. Muhabbeti de iyi. Petronas Kulelerine gelince. Bizim gezdiğimiz kısmı alışveriş merkezi olan kısmıydı. Dışı daha etkileyici kesinlikle. Burada da girişte "bilader hayırdır" diye soran eden yok. Nasıl bir coğrafyada yaşadığımızı bunlar hep hatırlatıyor bize işte. 


KL Sentral'da dolaba koyduğumuz sırt çantalarımızı alıp 47 kilometre uzaktaki KLIA'ya doğru Havaş benzeri bir otobüsle yola çıktık. Yolculuk 1 saat sürüyormuş. Yorgunluğumuza iyi geldi açıkçası.


Malezya'da tüm ulaşım istasyonları gibi hava alanı da bir alışveriş merkezi olarak dizayn edilmiş. Bakış açısı olarak sonradan ve hızlı gelişen ülke olması açısından bize çok benziyor Malezya. Her yere bir dükkan sıkıştırma çabası, her şeyin büyüğünü yapma sevdası, gökdelenlerle dolu mahallenin hemen arkasında köhne gecekondular.  
Normalde yine Malezya'nın bir diğer tatil yöresi olan Langkawi'ye gidecektik ama Langkawi'den Phuket'e karadan yapmayı planladığımız (ki Langkawi'nin bir ada, Phuket de denizin ortasında bir yarımada olduğunu göz önünde bulundurursak) yolculuğumuz bizi çok yıpratacaktı. Bir de Malezya - Tayland arası kara sınırı geçişinin Singapur-Malezya gibi olmadığını, biraz daha kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde olduğunu öğrenince; zaten 9. gün, günde 20 kilometre yürüme temposu yeterince yorduğu için de direk Phuket uçağı alarak bu macerayı es geçtik. Bir buçuk saat feribot, üzerine Tayland yollarında yedi saat otobüs de bizi korkuttu açıkçası. 


Phuket'e indiğimizde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın haklı gururunu yine bir pasaport memurunun bakışlarından anladık. Kız baya "bunlara nası vize olmaz yaeae" diye amirine danıştı. Sonra bunlar bizi aldılar, sohbet muhabbet faslına geçtik. "Kızcağız tecrübesiz valla kusura bakmayın" diyip gülümseyerek bizi aldılar ülkeye. Phuket hava alanında fena bir transfer sorunu var. Akşam 20:30'dan sonra taksi dışında bir alternatifiniz kalmıyor. Phuket bildiğiniz Bodrum. Bir çok koy var otellerin olduğu. Bir de şehir merkezi var. Biz şehir merkezinde bir hostel ayarladık. İnanılmaz yağmur yağıyordu ve taksiler fahiş fiyatlar istiyordu. Taksiye ortak bulmaya çalışıyorsunuz ama kimse birbirine güvenmiyor. Bir de tur grubuyla gelenler kendi otobüsleriyle gidince zaten 3-5 kişi kaldı. Uçakta tanıştığımız bir iş adamı da Phuket'e doğru gidiyormuş. Bizi görünce atlayın sizi ucuza götüreyim dedi. Sağ olsun taksinin yarı fiyatına şehre indik. Seyahatimizin yürüme rekorunu da Malezya Hava Alanında son anda kapı değişikliği yapan Air Asia sağolsun, bugün kırdık. 







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde