Güneydoğu Asya 8. Gün Singapur-Kuala Lumpur

Singapur


Kahvaltımızı her sıradan Singapur'lu gibi Kaya Tostu ve Kahve ile yaparak uzun sürecek olan en sancılı yolculuklu günümüze başladık. Ben de sizin gibi Kaya isimli bir abimizin zamanında buralara gelerek "ulan yencek hiç bi şey yok memlekette, bi tost bari yapmayı öğreteyim şu fakirlere" dediğini sanmıştım ama "Kaya" hindistan cevizi marmeladı demekmiş. Şu görmüş olduğunuz menü 22 liraya geldi. Bunlar Singapur'da yenebilecek en ucuz yemekler. Haliyle genelde saldırdık biz de 7-11 marketlerine. 



 Yukarıdaki yüzen sahanın ismi The Float. Bunların böyle her şeyi enteresan. Dünya'nın en büyük yüzen sahası olan bu yapının 30bin kişilik tribün kapasitesi var. Bir önceki yazıda anlattığım sports centerdaki stadyum yapılmadan önce burada çeşitli etkinlikler yapılıyormuş. Diğeri bitince de kaldırmamışlar. Böyle şehrin ortasında duruyor. Sürekli de etkinlikler yapılıyor üzerinde. 


Tripadvisor tutturdu botanik bahçesini görmeden gitmeyin diye. Şehrin biraz kuzeyindeki bu park 1822'de kurulmuş. Zaten öyle aman aman bir şehir de değilmiş burası Raffles isimli İngiliz Lordu abimiz bu parkı kurarken. Sadece parkı da kurmamış, şehri komple dizayn etmiş. Tarihi boyunca liman şehri olmanın avantajını yaşamış burası. Asya ticareti hep buradan yönetilmiş. O yüzden de ürettiği çok şey olmamasına rağmen Dünya'nın en zengin ülkelerinden biri Singapur. 








Buranın aşırı etkinlik sever bir halkı olduğu için gördüğünüz gibi hemen gölün içine bir sahne kurmuşlar. Konser falan oluyor burada hep. 



Kocaman bir park olduğu için, dinlene dinlene 2 saatte gezdik. Artık Kuala Lumpur'a doğru yolculuğumuza başlamamız gerekiyordu. Hayatımızda ilk defa sınır kapısını kara yolundan geçecektik. Ülkenin her yerine metro var. Ama Botanik Parkı'ndan Malezya sınırına 2 aktarmalı otobüsle gitmek daha mantıklı gelmişti bize. Metro ile kapının berisine çıkıyorduk çünkü.  Aslında direk Singapur'dan Kuala Lumpur'a giden kişi başı 35 dolara tur otobüsleri vardı ama ben tüm gece bunu araştırıp sınırın hemen öte yakasındaki Johor Bahru'dan bindiğimizde 25 dolara iki kişi Kuala Lumpur'a gidebileceğimizi öğrendim. Tabi kimse konfor kısmını yazmıyordu. Atladık belediye otobüsüne yola çıktık. Otobüs şoförü abi para üstü vermek için nasıl kıvrandı anlatamam. 




Şu elimde görmüş olduğunuz ballı ay çekirdeğinin ne kadar önemli olduğunu aşağıdaki sınır geçişini görünce anladım. 



Karadan sınır geçerken iki farklı istasyonda pasaport kontrolü var. Singapur tarafı o kadar sancılı olmadı ama ikinci resimde gördüğünüz Malezya girişi tam 2 saat sürdü. Sabah kahvaltısındaki tostlarla durduğumuz için de mide kanaması geçirecektik bu süreçte. Hani insanın kan şekeri düştüğünde hep yanlış kararlar verir ya. Hangi sıraya girsek ilerlemedi, hangi peronda beklesek vardiya değişti. Burada çok enteresan bir detayı anlatmak isterim. Biz iki ülke arasını belediye otobüsüyle geçtik. İlk resimdeki sıra ring sefer yapan otobüslerin sırası. Biletinle inip pasaport kontrolden geçip aşağıda tekrar biniyorsun. 


Malezya sınırından geçtiğimiz gibi bir büfede bulduğumuz karides cipslerine bir saldırışımız var. Görenler mülteci muamelesi yaptılar bize. 


Sınır geçişinin çok uzun sürmesi, hiç bir yerde internet bulamamak çeşitli sıkıntılara neden oldu. Hemen Johor Bahru terminalinde en tanıdık ne varsa yiyelim, polemiğe girmeyelim dedik. Normalde hiç sevmem ama nasıl düştüysek artık. 


Malezya bizim Güneydoğu Asya gezimizde Türkiye'ye en çok benzeyen ülkeydi bizce. Yukarıdaki Yozgat otogarını fark etmişsinizdir. Burada tren sistemi gelişmemiş çok fazla. Köhne bir otobüsle, çok ucuza ve çok yavaş bir şekilde Kuala Lumpur'a doğru yola koyulduk. Ülkenin tam ortasına otoban yapmışlar. Çok trafik kazası vardı yollarda. En az 3 tane gördük. Birini de az daha biz yapıyorduk. Arabayla 3 buçuk saat süren yolu biz otobüsle 6 saatte gittik. Normalde planımda bir gece Melaka şehrinde kalmak vardı ama oraları Singapur'a feda ettik. Önceden rezervasyon yapmadan yolda karar vermenin de avantajı burada ortaya çıkıyor. 



 

Türkiye'ye benzer tarafları son yıllardaki inşaat ve yol yatırımları Malezya'nın. Gördüğünüz gibi kocaman ve ıssız bir otogar yapmışlar yeni. Şehrin 50 Kilometre dışına çok büyük bir havaalanı yapmışlar, yine aynı yere bir formula 1 pisti yapmışlar. Yani kısaca YOOLLLLL yapmışlar. 
Pişmanlıklarla dolu günümüzün son epic fail'i Ringgit isimli malezya parası olmadan otogardan taksiye binmiş olmamızdı. Geceleri Malezya'da Atm'ler kapalıymış. Evet, esnafmış biraz Atmleri buranın. Mesaileri var. 24 Saat açık olan bir kaç tane varmış. Otogardan da belli bir saatten sonra vasıta yok taksi dışında. Yani anlayacağınız yine benim üç kuruş ucuz olsun hesabı güme gitti.  Taksiye 100 TL bayıldığımı anlattıktan sonra günün tek güzel tarafını sizinle paylaşabilirim.


 


Sonsuzluk havuzu diyorlar kendisine, pek bi güzel oluyor gökdelenin tepesinde çimmesi. Hem de inanılmaz ucuza kaldığımız Kent kardeşimizin airbnb loft'unda bu hizmetten hiç bir ücret ödemeden yararlanabiliyorsunuz. Tüm o acılara değdi doğrusu. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde