Almanya 2022 13. Gün Köln - Aachen

 Köln


Mutlu, huzurlu, güneşli bir ağustos sabahında Köln'e yarım saat mesafedeki Dormagen kasabasının yanıbaşında bir köyde, arkadaşlarımın sakin evlerinin bana ayırdıkları güzel odasında uyandım. 




Size Erik ve Irina'nın aşırı düzenli, refah içindeki hayatlarından bahsetmeden önce onlarla nereden tanıştığımı anlatmak isterim. 


Her şey 2019 yılının ocak ayında yeni üye olduğum warmshowers.com sitesinden gelen bir mesajla başladı. O zamanlar çok çalışmıyordum, böyle bir lüksümün olduğu zamanlardı. Dönemsel olarak da evimizde bir müsaitlik vardı. Ben de bu iki maceracı gence kapımı açmaya karar verdim. 





Almanya'dan başlayıp Irina'nın doğduğu şehir olan Rusya'nın Omsk şehrine doğru gitmeyi planladıkları yolculukta onlara sıcak evimde bir kaç gün geçirme olanağı sunarken aslında o dönem yaşadığım depresyona ve can sıkıntısına nasıl iyi geleceklerini bilmiyordum. Normalde bir-iki gece kalıp yollarına devam etmeyi planlıyorlardı ama havanın fırtınaya dönmesi Bandırma feribot seferlerinin iptal olmasına yol açtığından, her gün seyahatlerini bir sonraki güne atarak plan değiştirmek zorunda kaldılar. Bu sayede bir haftayı birlikte geçirdik. Bu süreçte onları, Sultanahmet, Ayasofya, Süleymaniye, Yerebatan Sarnıcı, Mısır Çarşısı gibi yerleri gösterdim. Tarih ikinci sınıf öğrencisi olmamın heyecanını üst düzeyde hissettiğim günlere denk geldikleri için de, her gittiğimiz yeri bir turist rehberi edasıyla, ayrıntılı bir şekilde anlattım. Hazır birlikteyken seyahatlerinin bir sonraki aşamasını da beraber planladık. Normalde Ege'yi gezdikten sonra Ankara'dan, Sivas ve Erzurum üzerinden Doğubeyazıt rotasını düşünüyorlardı. Onları bisikletlerinin boyunu geçecek kar örtüsünden uzaklaşmaya ikna ettim ve Antakya'da künefe tatmalarını, Mardin şehrini gezmelerini sağladım. Irina, Almanya'da yaşadıkları mahalledeki Türk marketinden kadayıf alıp künefe yapmaya çalıştığını anlatıyor hâlâ :). Bu sayede görece olarak daha rahat bir rotada bisiklet sürdüler. Bir de İran vizesine başvurmalarına yardımcı oldum. Evde oturup çalışmadığım 1 senenin ardından bana işe yaradığımı hissettirmeleri benim için çok değerliydi. Onlarsa,  insanların yeni tanıştıkları başkaları için bu kadar yardımsever olabileceğine inanılmaz şaşırdılar. Türkiye'deki yolları boyunca da karşılarına çıkan insanların yardım etmek için kendilerini parçaladıklarını sonraları oturup konuştuğumuzda halen şaşkınlıkla anlatıyorlardı. 

,
O kadar ayrıntılı bir rota vermişim ki onlara, bana Susurluk'tan ayran fotoğrafı atmayı ihmal etmediler. Bir türlü anlatamamıştım bir yerin tostunun nasıl ünlü olabileceğini. Deneyimleyip gördüler. 
Bir de onlara "Tanrı Misafiri" demesini öğrettim Türkçe. Eğer bir gün karda, tipide bir yere sığınmanız gerekirse, bir köyde bir evin kapısını çalın ve "Tanrı Misafiri" diyin. Sizi ya içeri alırlar ya da yardımcı olurlar demiştim. Denizli'de tahmin ettiğim durumu yaşamışlar. Köyün muhtarı garaja çadır kurmalarına izin vermiş. Bir de yemek yedirmiş onlara. 


Ve sonunda, bu hayatımın macerasına çıkarken, yanıma katlanır bir bisiklet alma fikrine en çok ilham kaynağı olan çift, bu arkadaşlarım oldu. Bakın villalarının bahçesinde kahvaltı ederken nasıl da gözlerimin içi parlıyor. Arkadaşlarımın muhteşem yolculuklarına göz atmak isterseniz şuraya instagram linklerini bırakıyorum.👉 https://www.instagram.com/bikingbubus/


Irına ile Perşembe gününü birlikte geçirmek için sözleştik. Akşamında da Erik bize katılacaktı. Ama bu yazıya konu olan Çarşamba günü başka bir programım vardı. Köln'e 1 saat uzaklıktaki Aachen şehri Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'nun baş şehri olmuş, tarihi bir kentti. Hep görmek istemiştim. Özellikle Aachen Katedrali ve Charlemagne Müzesi gezilecekler listemdeydi. Bu listeye Erik'in tavsiyesiyle Lindt çikolata fabrikasını da ekleyerek trene atladım ve yola çıktım. Trenin wifisini kullanırken google mapste Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti için sıcaklık uyarısı yapılması çok komik gelmişti. La biz Adana görmüş insanlarık. Siz kimi korkutuyonuz. 


Charlamagne Center isimli müzenin gişesine geldiğimde görevli, yerel yetkililerin aşırı sıcaklardan korunmak için klimalı müzeleri ücretsiz yaptıklarını söyledi. Müzeye tek kuruş ödemeden girdim. Müzeler ücretsiz olmalı mottosunu buraya da aşılayan sevgili Çatay'a çok selamlar :)
 





Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, Voltaire'in dediği gibi ne Kutsal ne Romalı ne de İmparatorluk mu, bu müzede bu sorunun cevabını aramaya geldim. Müzede imparatorluk tarihi ile ilgili bazı eserler ve kalıntılar olmasına rağmen burası daha çok Aachen'ın şehir müzesiymiş. İmparatorluk da tabii ki önemli bir yer tutuyor ancak genelde kronoloji şehrin tüm tarihini anlatıyor. Çok büyük bir müze değil. Gezmesi de o yüzden yalnızca bir saatimi aldı. 


Bu ortaçağ müzesini gezerken çok acıkınca çıkışta kendimi Hanswurst isimli restoranda buldum. Tabaktaki Blutwürste mit Kartoffelstampf (burada içeriğini açıklamaktan imtina ediyorum :) yanına da kendi yapımları bira eşliğinde öğle yemeğimi yedim. 







Aachen Katedrali çok farklı bir mimariye sahip. Kuzey Avrupa'daki ilk Katolik kilisesi olan yapı, diğer  gördüğüm kilise ve katedrallerde rastladığım T yerleşimli haç modelli binalardan oldukça farklıydı. BU katedral, sekizgen bir kubbe ve onu saran onaltıgen bir galerinin etrafına kurulmuş. Pencere mozaikleri de katedrale ayrı bir uhrevi hava katıyordu. Bu mimari üslup aslında Bizans yapılarında karşımıza çıkıyor. Büyük ihtimalle yapının inşa edilmesini emreden Şarlman, doğudan bilgili mimarlar getirerek bu binanın Oriental tarzına imkan vermiştir. O dönem Ravenna'da yapılan Bizans kiliselerine de benzemekte olduğundan bu çıkarımı yapmak bana yanlış gelmiyor. 
Bu kilise 600 yıla yakın 30 Alman kralının ve 12 kraliçenin taç giydiği yer olmuş. Değerli bir yapı. 




Katedral ziyareti sonrası, 8 vitesli bisikletimin bana verdiği yetkiye dayanarak, ülkenin nadir yokuşlu şehirlerinden biri olan Aachen'ı gezmeye başladım. İstikametim, şehrin biraz dışındaki sanayi bölgesinde kurulu olan Lindt Çikolata Fabrikasıydı. Fabrika satış mağazasına sadece meraktan girip 30 derecedeki hava sıcaklığına aldırmadan koca bir torbayla dışarı çıktım. Çikolata sevginizin boyutu ne olursa olsun böyle bir yere girip kendinizi tutmanız mümkün değil. Raflarda, marketteki fiyatların çok daha altında çok çeşitli çikolatalar vardı. Kilosu 10 € nedir ya. 
Daha yolculuğumun bitmesine 7 gün olmasına rağmen Türkiye'ye hediye şokolade götürme isteğimi buradan kendimi tutamayıp aldıklarımla törpülemeye çalıştım. Erimemeleri en büyük temennimdi. Hediye ettiğim çikolataların hiçbirinden kötü geri dönüş almadığım için de sanırım bunu başardım. 









Aslında çok hızlı biten Aachen gezimin ardına tek bir şehirlerarası trenle yarım saatte ulaşabileceğim Hollanda'nın Maastricht şehri gezisi de ekleyebilirdim. Ancak maalesef tren hattında bakım çalışması olduğundan o yöne giden trenlerin hepsi iptal olmuştu. Ben de yine başka bir projede tanıştığım ve Masstricht'te yaşayan arkadaşım Daniel'le buluşma fırsatını kaçırmış oldum. Trene atladım Köln'e geri döndüm. Bu şehirdeyken katedrali olabildiğince fazla görmeyi istiyordum. Ertesi günkü geziden önce gelip bir keşfetmek için içeri girdim. Heybetine, görkemine, camlarındaki mozaiklere aşık oldum. Resimlerin birinde mozaik pencere göreceksiniz. Hikayesini bir sonraki yazımda paylaşacağım. 




Köln Katedrali'nden çıktıktan sonra şehirde de biraz gezinmek istedim. Hohe caddesi ismindeki alışveriş caddesi bir çocuğu oyun bahçesine bırakmak gibiydi. Şeker dükkanları, teknoloji mağazaları ve Ebelwald isimli bu muhteşem hediyelik eşyacı gibi onlarca dükkan vardı. Hatta ertesi gün Irına'nın kardeşi ve arkadaşları ile sohbet ederken bu caddeden "Pleasure Street" olarak bahsetmeme çok güldüler. Büyük bir anime-manga fanı değilim ama bu dükkanı gezerken öyle olan arkadaşlarımın hepsini tek tek aklımdan geçirdim. Star Wars, LOTR fanı olanlar için de çok çeşitli objeler ve tshirtler vardı. Ben fotoğraflarımı çekip sessizce uzaklaştım. 


En son benim kriptonitim olan peynir dükkanından kendimi bir şey almadan çıkmaya zor ikna ettim. Burda her şeyli gouda vardı. Olaylara karışmadan, efendi gibi köydeki evime dönüp akşam yemeğine yetiştim. 

Günün videosu





  
  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BELÇİKA-FRANSA 2023 7. Gün Brüksel

İtalya 10. Gün Floransa-Pisa-Livorno

BELÇİKA-FRANSA 2023 3. Gün Lille - Kortrijk - Oudenaarde